The importance of music is underrated.
- Müziğin önemi küçümsenmiştir.
They know the importance of protecting the earth.
- Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
It doesn't have any significance.
- Bunun herhangi bir önemi yok.
The familiar place had a new significance for her.
- Tanıdık bir yer onun için yeni bir öneme sahipti.
That's interesting, but not important.
- Bu ilginç ama önemli değil.
Tom brought up an interesting point during the meeting.
- Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.
It doesn't matter when you come.
- Ne zaman geldiğin önemli değil.
It doesn't matter what he said.
- Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.
I think the consequences are fairly significant.
- Sonuçların oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.
It is important to emphasize that the consequences are not the same.
- Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.
He put great emphasis on spoken English.
- Konuşulan İngilizceye büyük önem verdi.
He placed emphasis on the importance of education.
- O, eğitimin önemini vurguladı.
Television could be an important source of culture, and its educational broadcasts are valued in many schools.
- Televizyon önemli bir kültür kaynağı olabilir, ve eğitim yayınlarına birçok okulda değer verilmektedir.
If we’re truly a nation of family values, we wouldn’t put up with the fact that many women can’t even get a paid day off to give birth.
- Eğer gerçekten aile değerlerine önem veren bir milletsek, çoğu kadının doğum yapmak için ücretli izin bile alamadığı gerçeğine katlanmazdık.
Mushrooms contain significant amounts of minerals.
- Mantarlar önemli miktarda mineral içerirler.
Travelling causes a significant amount of pollution.
- Seyahat etmek önemli miktarda kirliliğe neden olur.
I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice.
- Ben ailemin tavsiyesini önemsemeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.
Such a thing is of no account.
- Böyle bir şey hiç önemli değil.
It's important to take cultural relativism into account before judging another culture.
- Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.
Intonation is very important. It can completely change the meaning.
- Tonlama çok önemlidir. Anlamı tamamen değiştirebilir.
The teacher stressed the importance of taking notes.
- Öğretmen not almanın önemini vurguladı.
There were important notes in that notebook.
- O not defterinde önemli notlar vardı.
We shared happy and important moments.
- Mutlu ve önemli anlarımızı paylaştık.
That's the least of our problems at the moment.
- Bu, şu an için sorunlarımız arasında en önemsiz olanı.
He laid stress on the importance of being punctual.
- Dakik olmanın önemine vurgu yaptı.
It is important to stress that the consequences are not the same.
- Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
His opinions carry weight.
- Onun fikirleri önemlidir.
We regard him as an important man.
- Onu önemli bir insan olarak görüyoruz.
Scientists regard the discovery as important.
- Bilim adamları keşfe önemli gözüyle bakıyor.
They confirmed the importance of strengthening global precautions in order to prevent devastating losses.
- Onlar yıkıcı kayıpları önlemek için küresel önlemlerin güçlendirilmesinin önemini doğruladılar.
An important quality of steel is its strength.
- Çelik hakkında önemli bir kalite onun gücüdür.
Recycling paper is very important.
- Kâğıdı geri dönüştürmek çok önemlidir.
Water is important for people.
- Su, insanlar için önemlidir.