This problem is only of secondary importance.
- Bu problem sadece ikincil derecede önemli.
The importance of music is underrated.
- Müziğin önemi küçümsenmiştir.
Today I will be speaking about the significance of sports in modern society.
- Bugün modern toplumda sporun önemi hakkında konuşacağım.
The familiar place had a new significance for her.
- Tanıdık bir yer onun için yeni bir öneme sahipti.
It is impossible to overemphasize its importance.
- Onun önemini önemle vurgulamak imkansızdır.
Tom brought up an interesting point during the meeting.
- Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.
That's interesting, but not important.
- Bu ilginç ama önemli değil.
It doesn't matter what he said.
- Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.
It doesn't matter when you come.
- Ne zaman geldiğin önemli değil.
It is important to emphasize that the consequences are not the same.
- Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.
They're of no consequence.
- Onların hiç önemi yok.
He put emphasis on the importance of the exercise.
- O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.
We should not place too much emphasis on money.
- Paraya çok fazla önem vermemeliyiz.
If we’re truly a nation of family values, we wouldn’t put up with the fact that many women can’t even get a paid day off to give birth.
- Eğer gerçekten aile değerlerine önem veren bir milletsek, çoğu kadının doğum yapmak için ücretli izin bile alamadığı gerçeğine katlanmazdık.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
Travelling causes a significant amount of pollution.
- Seyahat etmek önemli miktarda kirliliğe neden olur.
It's a substantial amount of money.
- O önemli miktarda bir para.
I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice.
- Ben ailemin tavsiyesini önemsemeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.
The problem is important on that account.
- Sorun, o nedenle önemlidir.
It's important to take cultural relativism into account before judging another culture.
- Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.
Intonation is very important. It can completely change the meaning.
- Tonlama çok önemlidir. Anlamı tamamen değiştirebilir.
The teacher stressed the importance of taking notes.
- Öğretmen not almanın önemini vurguladı.
There were important notes in that notebook.
- O not defterinde önemli notlar vardı.
I've got something more important on my mind at the moment.
- Şu anda aklımda daha önemli bir şey var.
The most precious thing in life is moments.
- Hayattaki en önemli şey anlardır.
The teacher stressed the importance of taking notes.
- Öğretmen not almanın önemini vurguladı.
He laid stress on the importance of being punctual.
- Dakik olmanın önemine vurgu yaptı.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
His opinions carry weight.
- Onun fikirleri önemlidir.
We regard him as an important man.
- Onu önemli bir insan olarak görüyoruz.
Scientists regard the discovery as important.
- Bilim adamları keşfe önemli gözüyle bakıyor.
In judo, technique is more important than strength.
- Judoda teknik, güçten daha önemlidir.
It is important to strengthen the foundation.
- Temeli güçlendirmek önemlidir.
Recycling paper is very important.
- Kâğıdı geri dönüştürmek çok önemlidir.
I have an important role.
- Önemli bir rolüm var.