önderlik

listen to the pronunciation of önderlik
Turkish - English
leadership
lead

Brigham Young continued to lead the Mormon church. - Brigham, Young Mormon kilisesine önderlik yapmaya devam etti.

He doesn't have the ability to lead that group. - O, o gruba önderlik etme yeteneğine sahip değil.

captainship
captaincy
leadership; being a leader
leadership, lead öncülük, liderlik
leader
generalship
önderlik etmek
lead
önder
leader

We need a forward-looking leader to make this country great again. - Bu ülkeyi yine çok iyi yapmak için ileri görüşlü bir öndere ihtiyacımız var.

We need a forward-looking leader to make this country great again. - Bu ülkeyi yine ulu yapmak için ileri görüşlü bir öndere ihtiyacımız var.

önderlik yapmak
led to
önderlik yapmak
to lead
önderlik etmek
front
önderlik etmek
guide
önderlik etmek
shepherd
önderlik etmek
to lead
önder
{i} pioneer
önder
{i} bellwether
önder
(Ticaret) mentor
önder
head
kolektif önderlik
(Politika, Siyaset) collective leadership
Önder
pole star
önder
leader, chief
önder
leader, chief lider, şef
önder
cock
önder
captain
önder
shepherd
önder
conductor
önderlik etmek
conduct
Turkish - Turkish
Önder olma durumu veya öndere yakışır davranış, öncülük, liderlik: "Bu önderliği onların yapması daha doğru olmaz mı?"- H. Taner
Önder olma durumu veya öndere yakışır davranış, öncülük, liderlik
öncülük
Önder
alemdar
önder
Gücü, ünü veya toplumsal yeri dolayısıyla, belli zaman ve durumlar içinde, ilişkili bulunduğu küme veya toplumun tutum, davranış ve etkinliklerini değiştirip yönetme yeteneğini gösteren kimse, lider, şef
önderlik
Favorites