First of all, we have to plant all these seeds.
- Öncelikle bütün bu tohumları ekmek zorundayız.
A happy life primarily consists of freedom from worry.
- Mutlu bir hayat öncelikle endişeden özgürlükten oluşur.
Our goal is primarily educational.
- Amacımız öncelikle eğitimle ilgili.
First, I'll try to understand why he thinks so.
- Öncelikle, onun niçin öyle düşündüğünü anlamaya çalışacağım.
Tom first met Mary in Boston.
- Tom Boston'da öncelikle Mary ile buluştu.
Let me first and foremost ask you a few questions, and then we'll fix a date for the installation.
- Öncelikle size birkaç soru sormama izin verin ve ardından kurulum için bir tarih ayarlayacağız.
To begin with, this is a lie.
- Öncelikle, bu bir yalan.
To begin with, you have no right to be here.
- Öncelikle, burada olmaya hakkın yok.
You should have mentioned it at the outset.
- Öncelikle ondan bahsetmeliydiniz.
Tell her it's a priority.
- Ona bunun bir öncelik olduğunu söyle.
Being less urgent, this plan is lower in priority.
- Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.
It's a priority, not a preference.
- Bu bir tercih değil, önceliktir.