önce gelen

listen to the pronunciation of önce gelen
Turkish - English
antecedent
(Ticaret) predecessor
(Bilgisayar) leading
(Hukuk) preceding
from before
prevenient
önce gelen
preoccupation
önce gelen kimse
progenitor
önce gel
come before

If you can't come before lunch, how about 4 o'clock in the afternoon? - Öğle yemeğinden önce gelemiyorsanız, öğleden sonra saat 4'e ne dersiniz?

Your family should come before your career. - Ailen kariyerinden önce gelmeli.

önce gel
{f} preceding
önce gel
precede

Lightning precedes thunder. - Şimşek gök gürültüsünden önce gelir.

The flash of lightning precedes the sound of thunder. - Şimşeğin ışığı gök gürültüsünün sesinden önce gelir.

-den önce gelen
preceded
önce gelen
Favorites