She will have a baby next month.
- Önümüzdeki ay onun bir bebeği olacak.
She will arrive in Tokyo at the beginning of next month.
- Önümüzdeki ayın başında Tokyo'ya varacak.
I will come to see you next Sunday.
- Önümüzdeki Pazar seni görmeye geleceğim.
Please come next Friday.
- Lütfen önümüzdeki Cuma gel.
Tom is coming next Monday.
- Tom önümüzdeki pazartesi geliyor.
I'm coming back next week.
- Önümüzdeki hafta geri dönüyorum.
A preliminary hearing is scheduled for October 20th.
- Bir ön duruşma 20 Ekim'de planlanıyor.
I don't understand the words on the face of the coin.
- Madeni paranın önündeki sözleri anlamıyorum.
What is old age? First you forget names, then you forget faces, then you forget to pull your zipper up, then you forget to pull it down.
- Yaşlılık nedir? Önce isimleri unutursun, sonra yüzleri unutursun, sonra fermuarını çekmeyi unutursun, sonra onu indirmeyi unutursun.
There is a post office in front of my house.
- Evimin önünde bir postane var.
The garden is in front of the house.
- Bahçe, evin önündedir.
If you put your best foot forward, you will succeed.
- Eğer en iyi ayağınızı öne koyarsanız, başarılı olursunuz.
He took a step forward.
- O, öne doğru bir adım attı.
One will be judged by one's appearance first of all.
- Bir insan her şeyden önce görünümü ile değerlendirilecektir.
We'll go to Hong Kong first, and then we'll go to Singapore.
- Önce Hong Kong'a gideceğiz ve sonra Singapura gideceğiz.
Tom carved his initials on the large oak tree in front of the school.
- Tom okulun önündeki büyük meşe ağacına adının baş harflerini kazıdı.
Where to go and what to see were my primary concerns.
- Nereye gideceğim ve ne göreceğim benim öncelikli ilgilerim.
My primary concern is your safety.
- Benim öncelikli ilgim sizin güvenliğinizdir.
He bought the pre-cut pork loin.
- O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı.
What's your pre-tax income?
- Senin vergi öncesi gelirin nedir?
The couch is in the foreground next to the table.
- Kanepe masanın yanında ön tarafta.
The morning forecast predicted thunder showers later in the day.
- Sabah hava durumu daha sonra gün içinde gök gürültülü sağanak yağışı öngördü.
According to the weather forecast, the rainy season will set in next week.
- Hava tahmini göre, yağışlı mevsim önümüzdeki hafta başlayacak.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için önlemler almalıyız.
Tom always wants to sit in the front row.
- Tom her zaman ön sırada oturmak ister.
He sat in the front so as to be able to hear.
- İşitebilmek için önde oturdu.
The student has already solved all the problems.
- Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
They know the importance of protecting the earth.
- Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
It's the first time I scream in presence of the manager. I saw a big cockroach on the table!
- Yöneticinin önünde ilk kez çığlık attım. Masada büyük bir hamamböceği görmüştüm!
Its presence is important for me.
- Onun varlığı benim için önemli.
The conquest of İstanbul antedates the discovery of America.
- İstanbul'un fethi, Amerika'nın keşfinden önce gelir.
Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.
- Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
I saw Tom through the windshield.
- Arabanın ön camından Tom'u gördüm.
Tom wrote his name on every dirty car windshield in the parking lot.
- Tom otoparktaki her kirli araba ön camına adını yazdı.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
You may as well say it to him in advance.
- Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.