I've been waiting a lifetime for a train.
This is the chance of a lifetime.
- Bu bir ömür boyu şanstır.
The man was given a life sentence.
- Adama ömür boyu hapis cezası verildi.
If that woman will love me for who I am for a lifetime, I would marry her.
- O kadın beni ömür boyu ben olduğum için sevecekse ben onunla evlenirim.
This is the chance of a lifetime.
- Bu bir ömür boyu şanstır.