The seller weighs the cheese on the copper scales. - Satıcı bakır ölçeklerde peynir tartıyor.
The seller weighs the cheese on the copper scales.
Satıcı bakır ölçeklerde peynir tartıyor.
He gave a party on a large scale. - O büyük ölçekte bir parti verdi.
He gave a party on a large scale.
O büyük ölçekte bir parti verdi.