ödenen

listen to the pronunciation of ödenen
Turkish - English
to paid
(Ticaret) consideration
paid in
paid

Schools and roads are services paid for by taxes. - Okullar ve yollar vergilerle ödenen hizmetlerdir.

I won't be able to go travelling until the requisite visa fees are paid. - Ben gerekli vize ücretleri ödenene kadar seyahata gidemeyeceğim.

öde
{f} pay

Hey! Scott! Pay my bill! - Hey! Scott! Faturamı öde!

How much did you pay for him? - Onun için ne kadar ödedin?

toplam ödenen
total paid
toptan ödenen para
(Ticaret) lump sum
toptan ödenen para
(Askeri) lump-sum
öde
defray
öde
repay

I wish there was some way I could repay Tom. - Keşke Tom'a geri ödeyebilmemin bir yolu olsa.

I have some debts to repay. - Geri ödeyecek bazı borçlarım ar.

öde
{f} paid

I paid him five dollars. - Ona beş dolar ödedim.

I paid her five dollars. - Ona beş dolar ödedim.

öde
shell out
belirli hizmetler için ödenen vergiler ve ücretler
(Hukuk) charges for specific services
borcun tanındığına işaret olarak ödenen para
token payment
fiilen ödenen ücret
(Ticaret) actual wage
hizmet karşılığı ödenen ücret
honorarium
iflas halinde alacaklılara ödenen pay
dividend
işyerinde kalınan süreye göre ödenen para
portal to portal pay
nakit ödenen
out of pocket
vadeli geri ödenen borç para
deferred annuity
German - Turkish
Swedish - Turkish

Definition of ödenen in Swedish Turkish dictionary

öde
felek
öde
alınyazısı
öde
kader
öde
kadere
öde
kaderi
öde
akıbet
ödenen
Favorites