ödüller

listen to the pronunciation of ödüller
Turkish - English
prizes

Everybody has won, and all must have prizes. - Herkes kazandı ve hepsinin ödülleri olmalıdır.

They won prizes in the spelling competition. - Onlar yazım yarışmasında ödüller kazandılar.

gifts

Life does not repeat its gifts. - Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.

ödül
prize

I have made a prize mistake. - Bir ödül hatası yaptım.

Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize. - Kaoru, şimdiye kadar en iyi tepki sizinki - büyük ödülü kazanırsınız.

ödül
reward

You shall have a reward. - Siz bir ödül alacaksınız.

Tom's efforts were rewarded. - Tom'un çabaları ödüllendirildi.

ödül
award

Tom died three days before he was to receive the award. - Tom ödülünü almadan üç gün önce öldü.

They awarded her a gold metal for her achievement. - Başarısı için onu altın madalyayla ödüllendirdiler.

ödül
premium
ödül
plume
ödül
purse
ödül
requital
ödül
guerdon
ödül
meed
ödül
remuneration
ödül
recompense
ödül
bonus
ödül
fee

It's a very rewarding feeling. - Bu çok ödüllendirici bir duygu.

ödül
warison
ödül
payoff
ödül
merit
ödül
trophy
ödül
commendation
ödül
gift

I didn't expect any gift. - Hiç ödül beklemiyordum.

Life does not repeat its gifts. - Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.

ödül
distinction
ödül
consideration
ödül
stakes
ödül
a reward
ödül
prize; reward
ödül
(insurance) premium
ödül
reward, prize, award, trophy
ödül
(Finans)premium (of a bond)
ödül
{i} accolade
Turkish - Turkish

Definition of ödüller in Turkish Turkish dictionary

Ödül
armağan
Ödül
mükafat
ödül
Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat
ödül
Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat: "İki Nobel Edebiyat Ödülü Balkanlı yazarlara verildi."- H. Taner
ödül
Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan, mükâfat
ödüller
Favorites