I found that very rewarding.
- Onu çok ödüllendirici buldum.
Try rewarding yourself and not relying on others for reward.
- Kendinizi ödüllendirmeyi deneyin ve ödül için başkalarına güvenmeyi denemeyin.
They awarded her a gold metal for her achievement.
- Başarısı için onu altın madalyayla ödüllendirdiler.
They awarded him a gold medal for his achievement.
- Başarısı için onu altın madalyayla ödüllendirdiler.
You will be rewarded handsomely.
- Cömertçe ödüllendirileceksin.
Tom's efforts were rewarded.
- Tom'un çabaları ödüllendirildi.
She won first prize in the exhibition.
- İlk ödülünü sergide kazandı.
He got a prize for winning the competition.
- O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.
Tom's efforts were rewarded.
- Tom'un çabaları ödüllendirildi.
You shall have a reward.
- Siz bir ödül alacaksınız.
Tom died three days before he was to receive the award.
- Tom ödülünü almadan üç gün önce öldü.
Since 1990, eleven female students received the award.
- 1990'dan beri, on bir bayan öğrenci ödülü aldı.
It's a very rewarding feeling.
- Bu çok ödüllendirici bir duygu.
I didn't expect any gift.
- Hiç ödül beklemiyordum.
Life does not repeat its gifts.
- Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.