ödüllü

listen to the pronunciation of ödüllü
Turkish - English
awarded
prize

Dr. Yukawa, the Nobel prize winner, died in 1981. - Nobel ödüllü Dr. Yukawa 1981 yılında öldü.

award winning
ödül
prize

He won the third prize. - O, üçüncülük ödülünü kazandı.

I have made a prize mistake. - Bir ödül hatası yaptım.

ödül
reward

You shall have a reward. - Siz bir ödül alacaksınız.

Tom deserves a reward. - Tom bir ödülü hak ediyor.

ödül
award

They awarded her a gold metal for her achievement. - Başarısı için onu altın madalyayla ödüllendirdiler.

Tom died three days before he was to receive the award. - Tom ödülünü almadan üç gün önce öldü.

ödüllü boks maçı
prize fight
ödüllü soru
prize question
ödüllü yarışma
prize competition
ödül
premium
ödül
plume
ödül
purse
ödül
requital
ödül
guerdon
ödül
meed
ödül
remuneration
ödül
recompense
nobel ödüllü
nobelist
nobel ödüllü
nobel laureate
ödül
bonus
ödül
fee

It's a very rewarding feeling. - Bu çok ödüllendirici bir duygu.

ödül
warison
ödül
payoff
ödül
merit
ödül
trophy
ödül
commendation
ödül
gift

Tom reluctantly accepted the gift. - Tom ödülü isteksizce kabul etti.

I received a Playstation Vita as a gift. - Ödül olarak bir Playstation Vita aldım.

ödül
distinction
ödül
consideration
ödül
stakes
ödül
a reward
ödül
prize; reward
ödül
(insurance) premium
ödül
reward, prize, award, trophy
ödül
(Finans)premium (of a bond)
ödül
{i} accolade
Turkish - Turkish

Definition of ödüllü in Turkish Turkish dictionary

Ödül
armağan
Ödül
mükafat
ödül
Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat
ödül
Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat: "İki Nobel Edebiyat Ödülü Balkanlı yazarlara verildi."- H. Taner
ödül
Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan, mükâfat
ödüllü
Favorites