All our teachers were young and loved teaching.
- Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
Some teachers have a great effect on their students.
- Bazı öğretmenler, öğrencilerinin üzerinde büyük bir etkiye sahiptirler.
Are you a teacher or a student here?
- Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
She's a yoga instructor.
- O bir yoga öğretmenidir.
I cannot understand the Arabic Level 5 instructor. He speaks too fast!
- Arapça Seviye 5 öğretmenini anlayamıyorum. O çok hızlı konuşuyor!
It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right.
- Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.
Tom is a master teacher.
- Tom bir usta öğretmendir.
I'm a schoolteacher from Boston.
- Ben Bostonlu bir öğretmenim.
You are a schoolteacher, aren't you?
- Sen bir öğretmensin, değil mi?
It's very unlikely that the teacher will believe Tom's excuse for not having his homework done on time.
- Öğretmenin ev ödevini zamanında yapmadığı için Tom'un özrünü kabul etmesi çok zayıf bir olasılıktır.
Don't hesitate to ask your teacher a question.
- Öğretmenine soru sormaya çekinme.
What's his professor's name?
- Onun öğretmeninin adı nedir?
The professor always teaches in jeans and a shirt.
- Öğretmen derslerinde hep kot pantolon ve gömlek giyiyor.
Hocasının adı neymiş?
- Öğretmeninin ismi ne?