What you were taught is wrong.
- Size öğretilen yanlıştır.
I was taught English by a foreigner.
- Bana bir yabancı tarafından İngilizce öğretildi.
He taught himself French.
- Kendisine Fransızca öğretti.
Are you a teacher or a student here?
- Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
Yumi will become a teacher.
- Yumi öğretmen olacak.
The story is at once interesting and instructive.
- Hikaye hem ilginç hem de öğretici.
My driving instructor says I should be more patient.
- Sürüş öğretmenim daha sabırlı olmam gerektiğini söylüyor.
Your method of teaching English is absurd.
- Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.
All our teachers were young and loved teaching.
- Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
Didn't they teach you common sense as well as typing at the school where you studied?
- Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?
This is the school where she is teaching.
- Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.