I was taught English by a foreigner.
- Bana bir yabancı tarafından İngilizce öğretildi.
While employed at the bank, he taught economics at college.
- Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.
I will teach you to play chess.
- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
Yumi will become a teacher.
- Yumi öğretmen olacak.
Not all of the books are instructive.
- Kitapların hepsi öğretici değil.
My driving instructor says I should be more patient.
- Sürüş öğretmenim daha sabırlı olmam gerektiğini söylüyor.
All our teachers were young and loved teaching.
- Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
I am very tired from teaching.
- Öğretmekten çok yoruldum.
My father teaches English at a high school.
- Babam, bir lisede İngilizce öğretiyor.
This is the school where she is teaching.
- Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.