öğretilecek

listen to the pronunciation of öğretilecek
Turkish - English
be taught
öğret
{f} taught

I was taught English by a foreigner. - Bana bir yabancı tarafından İngilizce öğretildi.

While employed at the bank, he taught economics at college. - Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.

öğret
{f} teach

I will teach you to play chess. - Sana satranç oynamayı öğreteceğim.

Yumi will become a teacher. - Yumi öğretmen olacak.

öğret
{f} enlightened
öğret
instruct

Not all of the books are instructive. - Kitapların hepsi öğretici değil.

My driving instructor says I should be more patient. - Sürüş öğretmenim daha sabırlı olmam gerektiğini söylüyor.

öğret
{f} edifying
öğret
{f} teaching

All our teachers were young and loved teaching. - Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.

I am very tired from teaching. - Öğretmekten çok yoruldum.

öğret
edify
öğret
school

My father teaches English at a high school. - Babam, bir lisede İngilizce öğretiyor.

This is the school where she is teaching. - Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.

öğret
schooling
öğretilecek
Favorites