öğrenciler

listen to the pronunciation of öğrenciler
Turkish - English
(aynı yıl mezun olan) class
students

Some of the students went by bus, and others on foot. - Bazı öğrenciler otobüsle gitti, diğerleri de yürüyerek gitti.

Praise stimulates students to work hard. - Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.

öğrenci
pupil

The pupil held up his hand to ask a question. - Öğrenci bir soru sormak için elini kaldırdı.

There are 40 pupils in this class. - Bu sınıfta kırk öğrenci var.

öğrenci
student

Are you a teacher or a student here? - Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?

Few students know how to read Latin. - Latince'nin nasıl okunacağını çok az öğrenci bilir.

öğrenciler için indirim var mı
Are there any discounts for students
öğrenci
students

Praise stimulates students to work hard. - Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.

Few students know how to read Latin. - Latince'nin nasıl okunacağını çok az öğrenci bilir.

öğrenci
disciple
öğrenci
(kız) schoolgirl
öğrenci
learner

Tom just got his learner's permit. - Tom sadece öğrencisinin iznini aldı.

Educators should respect learners' mother tongue. - Eğitimciler öğrencilerin ana diline saygı göstermeliler.

öğrenci
student, pupil; (kız) schoolgirl; (erkek) schoolboy; (askeri) cadet
öğrenci
pupilary
öğrenci
{s} pupillary
öğrenci
tutee
öğrenci
seminarist
öğrenci
{i} scholar

This summer, no scholarships were awarded to students who received one last year. - Burslar artık geçen yıl olduğu gibi bu yaz aynı öğrencilere verilmedi.

Eileen was a very good student. She earned a scholarship to attend Syracuse University. - Eileen çok iyi bir öğrenciydi. O Syracuse Üniversitesinde okumak için bir burs kazandı.

öğrenci
dayboy
öğrenci
(erkek) schoolboy
öğrenci
schoolboy

Today schoolboys are more naughty than earlier. - Bugünkü erkek öğrenciler daha öncekilerden daha yaramazdırlar.

Tom was as excited as a schoolboy. - Tom bir öğrenci gibi heyecanlıydı.

öğrenci
schoolgirl

She showed me a picture of her mother as a schoolgirl. - O bana annesinin bir kız öğrenci olarak resmini gösterdi.

Tom giggled like a schoolgirl. - Tom bir kız öğrenci gibi kıkırdadı.

öğrenci
trainee
ikişer ikişer yürüyen öğrenciler
crocodile
okul dışı öğrenciler için yapılan
extramural
Turkish - Turkish

Definition of öğrenciler in Turkish Turkish dictionary

Öğrenci
(Hukuk) ŞAKİRT
Öğrenci
tilmiz
Öğrenci
okul çocuğu
Öğrenci
talebe

Talebe 256'nın karekökü on altıdır diye cevapladı. - Öğrenci 256'nın karekökü on altıdır diye yanıtladı.

Toplam olarak takribî bin talebe var. - Toplam olarak yaklaşık bin öğrenci var.

öğrenci
Bir bilim veya sanat yetkilisinin gözetimi ve yol göstericiliği altında belli bir konuda çalışan kimse
öğrenci
Özel ders alan kimse
öğrenci
Öğrenim görmek amacıyla herhangi bir öğretim kurumunda okuyan kimse, talebe, şakirt
öğrenci
tilmi
öğrenciler
Favorites