öğleden

listen to the pronunciation of öğleden
Turkish - English
meridiem
(Coğrafya) See: ante-meridiem and post-meridiem
öğle
noon

He came here before noon. - O buraya öğleden önce geldi.

We've eaten pizza and chicken at noon. - Biz, öğleyin pizza ve tavuk yedik.

öğleden önce
(Ticaret) ante-meridiem a.m
öğleden önce
am
öğleden önce
ante-meridiem (a.m.)
öğleden önce
a/m
öğleden evvel
forenoon
öğleden evvel
in the morning, a.m
öğleden sonra
post meridiem
öğleden sonra
in the afternoon
öğleden sonra
in the afternoon, p.m
öğleden sonra
pip emma
öğleden sonraki
postmeridian
öğleden sonraya ait
postmeridian
öğleden önce
a.m
öğleden önce
in the forenoon
öğleden sonra
p.m
dün öğleden sonra
yesterday afternoon
öğle
lunchtime

We should get to Chicago by lunchtime. - Biz öğle yemeği saatine kadar Chicago'ya varmalıyız.

At lunchtime today, our usual restaurant was closed because of a funeral in the family. - Bugün öğle yemeği vakti, ailedeki bir cenaze nedeniyle alışıldık restoranımız kapalıydı.

öğle
midday

It is midday. The men are eating lunch. - Gün ortası. İnsanlar öğle yemeği yiyorlar.

It took place around midday. - Öğle civarında gerçekleşti.

öğleden sonra
afternoon

I'll be busy this afternoon. - Bu öğleden sonra meşgul olacağım.

I spent the whole afternoon chatting with friends. - Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.

öğleden sonra
pm
öğleden sonra
postmeridian
öğleden sonra
p m
öğleden önce
ante meridiem
öğleden önce
a m
öğle
noons
öğle
noon, midday
öğle
noonday
öğleden önce
ack emma
Turkish - Turkish

Definition of öğleden in Turkish Turkish dictionary

Öğle
öğlen
Öğle
zeval
öğle
Gün ortası
öğle
bakınız: öğle namazı
öğle
Gün ortası: "Ertesi gün öğleye kadar nasıl vakit geçireceğini bilemedi."- P. Safa. Öğle ezanı. Öğle namazı: "Öğleyi de kılar, sonra ağıla çıkarım."- Ö. Seyfettin
öğle
(Osmanlı Dönemi) zuhr
öğleden
Favorites