That baby will have slept five hours by noon.
- O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak.
This train left Aomori thirty minutes late, so we won't arrive at Tokyo before noon, I'm afraid.
- Bu tren Aomori'den yarım saat geç ayrıldı, bu yüzden maalesef Tokyo'ya öğleden önce varamayacağız.
She's supposed to be back by lunchtime.
- Öğle yemeği saatine kadar burada olması gerekiyor.
We should get to Chicago by lunchtime.
- Biz öğle yemeği saatine kadar Chicago'ya varmalıyız.
We have lunch at midday.
- Biz gün ortasında öğle yemeği yiyoruz.
It is midday. The men are eating lunch.
- Gün ortası. İnsanlar öğle yemeği yiyorlar.
I'll be busy this afternoon.
- Bu öğleden sonra meşgul olacağım.
I'm going to go out this afternoon.
- Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.