He came to repent before long.
- O, çok geçmeden tövbe etti.
According to the weather forecast, the rainy season will set in before long.
- Hava tahmini göre, yağışlı mevsim çok geçmeden başlayacak.
He entered the Democratic Party but soon left it.
- Demokrat Parti'ye girdi ama oradan çok geçmeden ayrıldı.
If you buddy up to everybody and anybody, pretty soon people will think you're just a people-pleaser.
- Eğer herkesle ve herhangi biriyle arkadaş olursan, çok geçmeden insanlar senin insanları memnun eden biri olduğunu düşünecekler.
Tom was executed soon after.
- Tom çok geçmeden idam edildi.
Sami escaped soon after.
- Sami çok geçmeden kaçtı.
It was very cold, and then before long it began to rain on top of it.
- Hava çok soğuktu ve sonra üstüne üstlük çok geçmeden yağmur yağmaya başladı.
It is never too late to learn.
- Öğrenmek için asla çok geç değildir.
The order came too late.
- Sipariş çok geç geldi.