Do you have any kids?
- Hiç çocukların var mı?
You think that TV is bad for kids?
- TV'nin çocuklar için kötü olduğunu düşünüyor musun?
Larry Ewing is married and the father of two children.
- Larry Ewing evli ve iki çocuk babasıdır.
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
Mother asked the babysitter to watch the children.
- Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.
Tom wasn't able to find a babysitter on such short notice.
- Tom öylesine kısa sürede bir çocuk bakıcısı bulamadı.
It seems that the children will have to sleep on the floor.
- Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
Larry Ewing is married and the father of two children.
- Larry Ewing evli ve iki çocuk babasıdır.
When I was a child, my mother would often read fairy tales to me.
- Ben çocukken annem bana sık sık masal okurdu.
They are fairy tales for children.
- Onlar çocuklar için masallardır.
Isn't that a little juvenile?
- O küçük bir çocuk değil mi?
The increase in juvenile delinquency is a serious problem.
- Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.
This park is a little kid's paradise.
- Bu park küçük çocukların cennetidir.
I had chicken pox as a kid.
- Ben bir çocukken suçiçeği geçirdim.
Chicken pox is a common childhood illness.
- Suçiçeği yaygın bir çocukluk hastalığıdır.
When she was in kindergarten, all the boys used to call her princess.
- O, anaokulundayken, bütün erkek çocukları ona prenses derdi.
The kindergarten children were walking hand in hand in the park.
- Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.
Tom and Mary had a child and called him Tom Junior.
- Tom ve Mary'nin bir çocukları vardı ve ona Tom Junior adını verdiler.
Tom told his son the story about a monster that ate children.
- Tom oğluna çocukları yiyen bir canavar hakkındaki hikayeyi anlattı.
The boy standing over there is my son.
- Orada duran çocuk benim oğlumdur.
There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.
They attributed the low death rate of infants to the progress of medicine.
- Onlar çocuklarla ilgili düşük ölüm oranını tıbbın ilerlemesine bağladı.
The children collect seeds of various shapes and colours.
- Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.
Tom hates parents who don't control their bratty children.
- Tom arsız çocuklarını kontrol edemeyen ebeveynlerden nefret ediyor.
Tom is a spoiled little brat.
- Tom şımarık küçük bir çocuk.
There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.
A child is spoiled by too much attention.
- Çocuk çok fazla ilgi ile şımarır.
I don't like spoiled children.
- Ben şımarık çocukları sevmem.