çizmeli

listen to the pronunciation of çizmeli
Turkish - English
wearing boots
(someone) who is wearing high-topped boots
booted
çizmeli kedi
Puss in Boots
çiz
{f} draw

Believe it or not, I can actually draw. - İster inanın ister inanmayın, ben aslında resim çizebilirim.

There were some guests waiting in the drawing room. - Çizim odasında bekleyen bazı misafirler vardı.

çiz
cross out

Cross out the incorrect words. - Yanlış kelimeleri çiziniz.

Cross out all the wrong answers. - Tüm yanlış cevapların üstünü çiz.

çiz
{f} drawing

There were some guests waiting in the drawing room. - Çizim odasında bekleyen bazı misafirler vardı.

She watched him drawing a picture. - O, onun bir resim çizişini izledi.

çiz
{f} drawn

Tom entered the room with his gun drawn. - Silahını çizilmiş Tom odaya girdi.

Mary could not turn away from the picture of Sleeping Beauty that Tom had drawn. - Mary Tom'un çizdiği Uyuyan Güzel resmine bakmaktan kendini alamadı.

çiz
{f} lined
çiz
{f} plotted
çiz
plot

I think they're plotting something. - Sanırım onlar bir şey çiziyorlar.

sarı çizmeli mehmet ağa
mehmet tree yellow boots
sarı çizmeli Mehmet Ağa some Joe Doakes or other
(said especially of someone who's being searched for, but about whom very little practical information is known)
Turkish - Turkish
Çizmesi olan
ÇİZ
(Osmanlı Dönemi) f. Şey. Nesne
çizmeli
Favorites