Please stand in line for the pledge of allegiance.
I'm waiting in line at the bakery.
He's in line to be the next champion.
rescues are usually organized by local garden clubs, but before you grab your shovel and head for the door, check with local government agencies to make sure you're in line with regulations. — Garden Superheroes, Garden Gate, Jan/Feb 2006, Issue 67, p.45.
The playground is divided into three areas by white lines.
- Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
These two lines cut across each other at right angles.
- Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
Tom made a dash for the front door.
- Tom ön kapı için bir çizgi yaptı.
They say a tiger never changes his stripes.
- Onlara göre bir kaplan asla çizgilerini değiştirmez.
Tom wore a red and white striped tie.
- Tom, kırmızı ve beyaz çizgili kravat taktı.
This lucky streak won't last forever.
- Bu şanslı çizgi sonsuza dek sürmeyecek.
On your marks, get set, go!
- Çizgilerinize, hazırlanın, başlayın!
The girl spends hours drawing superhero comics.
- Kız süper kahraman çizgi romanları çizerek saatler harcıyor.
The boy spends hours drawing superhero comics.
- Çocuk süper kahraman çizgi romanları çizerek saatler harcıyor.