Definition of çizgili in Turkish English dictionary
- ruled
- striped
Where's my striped sweater?
- Çizgili kazağım nerede?
Tom wore a red and white striped tie.
- Tom, kırmızı ve beyaz çizgili kravat taktı.
- lined
- barred
- tabby
- brindled
- banded
- striated
- liny
- streaky
- fasciated
- lined; ruled; striped, stripy
- lined, with lines, ruled
- striped: çizgili pijama striped pajamas
- lined, wrinkled, furrowed
- striate
- streak
- stripe
Mary likes to wear clothes with vertical stripes, because she heard they make you look thinner.
- Mary dikey çizgili giysiler giymekten hoşlanır çünkü onların daha ince gösterdiğini duymuş.
I like this striped shirt.
- Bu çizgili gömleği seviyorum.
- crossed
- stripy
- ribboned
- streaked
- pinstriped
- ringstreaked
- brindle
- çizgi
- line
In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
- Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
The new line of dresses is from Paris.
- Elbiselerin yeni çizgisi Paris'ten.
- çizgili kumaş
- stripe
- çizgili sincap
- chipmunk
- çizgili defter
- Lined notebook
- çizgili bir kravat gösterin lütfen
- Please show me a tie with stripes
- çizgili ishakkuşu
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: baykuşgiller) pallid / Bruce's scops-owl
- çizgili kas
- anat . striated muscle
- çizgili kas
- striated muscle
- çizgili kumaş
- tabby
- çizgili kâğıt
- ruled paper
- çizgili levrek
- striped bass
- çizgili olmayan çek
- cash check
- çizgili pamuklu kumaş
- gingham
- çizgili pijama
- striped pyjamas
- çizgili sincap
- chipmuck
- çizgili sinek
- (Tabiat Doğa) (böcek, haşere, Fam: Culicidae) yellow-fever / dengue mosquito
- çizgili sırtlan
- (Tabiat Doğa) (hayvan, Fam: sırtlanlar) [syn.: çizgili sırtlan, andık] striped hyena
- çizgili yapmak
- tabby
- çizgili çek
- crossed check
- çizgili çek
- (Ticaret) cross check
- çizgili çek Brit
- crossed check
- çizgili ötleğen
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: ötleğenkuşugiller,çalıbülbülügiller) barred warbler
- çizgi
- line; stripe, bar; dash; scratch, mark; (tende) furrow
- çizgi
- score
- kenar çizgili
- (Bilgisayar) edge
- kesik çizgili
- (Bilgisayar) dashed
- kesik çizgili doğru
- dotted line
- çizgi
- dint
- çizgi
- demarcation
- çizgi
- ruler
- çizgi
- {i} grain
- çizgi
- hyphen
- çizgi
- dash
Tom made a dash for the front door.
- Tom ön kapı için bir çizgi yaptı.
- çizgi
- stripe
The Indian flag is called the tricolour because it has stripes of three colours – saffron, white and green.
- Hint bayrağına üç renkli bayrak denir, çünkü safran, beyaz ve yeşil, üç renkli çizgileri var.
Tom wore a red and white striped tie.
- Tom, kırmızı ve beyaz çizgili kravat taktı.
- çizgi
- stroke
- çizgi
- streak
This lucky streak won't last forever.
- Bu şanslı çizgi sonsuza dek sürmeyecek.
- çizgi
- mark
On your marks, get set, go!
- Çizgilerinize, hazırlanın, başlayın!
- çizgi
- furrow
- üstü çizgili
- Lined through
- düz çizgili
- rectilineal
- düz çizgili
- rectilinear
- dış çizgili yazıyüzü
- outlined font
- enine çizgili
- cross-striped
- enine çizgili
- cross striped
- geniş çizgili
- ribboned
- iki çizgili
- bilinear
- ince çizgili (kumaş/giysi)
- pinstriped
- ince çizgili desen
- hairline
- ince çizgili kumaş
- hairline
- incecik çizgili
- pin striped
- kabartma çizgili kumaş
- twill
- kesik çizgili dikey
- (Bilgisayar) dashed vertical
- koyu çizgili
- (Bilgisayar) dashed heavy
- kırmızı çizgili
- red-lined
- on çizgili haşere
- (Tabiat Doğa) (böcek, haşere, Fam: Pseudococcidae) [syn.: on çizgili haşere, patates böceği] mealybug, potato bug, potato beetle
- umumi çizgili çek
- (Ticaret) general crossed check
- umumi çizgili çek
- (Ticaret) general crossed cheque
- çaprazlama çizgili
- crisscross
- çizgi
- drawing
The girl spends hours drawing superhero comics.
- Kız süper kahraman çizgi romanları çizerek saatler harcıyor.
The boy spends hours drawing superhero comics.
- Çocuk süper kahraman çizgi romanları çizerek saatler harcıyor.
- çizgi
- scratch
- çizgi
- wheal
- çizgi
- line, boundary, limit
- çizgi
- line (of action or thought)
- çizgi
- part (in a person's hair)
- çizgi
- groove
- çizgi
- dash , line
- çizgi
- stria
- çizgi
- line, wrinkle, furrow
- çizgi
- bar
- çizgi
- scratch, scar; score
- çizgi
- stripe; stria, striation
- çizgi
- (cetvelle) ruling
- çizgi
- wale
- çizgi
- mark, dash
- çizgi
- band
- çizgi
- (Diş Hekimliği) linea
- çizgi
- flick
- çizgi
- serif
- üstü çizgili
- Strikethrough/ Strikethru
- üç çizgili
- trilinear