Justice in this country is a bit of a double standard: there is the justice of the poor and the justice of the rich.
- Bu ülkede adalet biraz çifte standartlıdır: fakirlerin adaleti ve zenginlerin adaleti.
There's definitely a double standard.
- Kesinlikle çifte bir standart var.
I want my children to have dual citizenship.
- Çocuklarımın çifte vatandaşlığa sahip olmasını istiyorum.
Tom has dual citizenship.
- Tom'un çifte vatandaşlığı var.
I hope this horse doesn't kick.
- Bu atın çifte atmayacağını umuyorum.
I just thought I should double check.
- Sadece çifte kontrol yapmam gerektiğini düşündüm.