Definition of çift çift in Turkish English dictionary
- in pairs, by pairs
- doubly
- double
- çift
- double
I'd like a double room.
- Çift kişilik bir oda rica ediyorum.
You're double-parked.
- Çifte park etmişsiniz.
- çift
- pair
You should take another pair of glasses when you go abroad.
- Yurtdışına giderken, bir çift gözlük daha almalısınız.
I bought a pair of shoes.
- Bir çift ayakkabı aldım.
- çift
- couple
They are a good couple.
- Onlar iyi bir çifttir.
More and more couples go on honeymoon trips abroad.
- Gittikçe daha fazla çift balayı gezilerine yurt dışına gitmektedir.
- çift
- even
I think we're even now.
- Sanırım biz şimdi çiftiz.
Even a (traditional Korean) straw shoe belongs to a pair. (literal)
- Bir geleneksel Kore saman ayakkabısı bile bir çifte aittir.
- çift
- (sayı) even
- iki çift
- two pairs
- iki çift
- quad
- çift sürmek
- plough
- çift ölçü
- (Gıda) double
- çift
- double, pair, couple
- çift cam pencere
- Double glass window
- çift doğrusal
- Bilinear
- çift katlı otobüs
- Double decker
- çift kişilik
- double personality
çift kişilikli olduğu için ne zaman ne yapacağını kestiremiyordum.
- çift kişilik yatak
- queen bed
- çift taraflı
- mutual
- çift yumurta ikizi
- Fraternal twins
- çift yüzlü disk
- double layer disk
- çift çeker
- double takes
- Merkezi İstihbarat Başkanı; çift kanallı dolaşım
- (Askeri) Director of Central Intelligence; dual channel interchange
- başka bir çift denemek ister misiniz
- Do you want to try on another pair
- bir çift
- a pair of
Father bought me a pair of gloves.
- Babam bana bir çift eldiven aldı.
I want to buy a pair of ski boots.
- Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
- bir çift eldiven rica ediyorum
- I would like a pair of gloves
- bir çift güneş gözlüğü rica ediyorum
- I would like a pair of sunglasses
- bir çift kol düğmesi rica ediyorum
- I would like a pair of cufflinks
- bir çift söz
- 1. a little advice, a piece of advice: Sana bir çift sözüm var. I have a piece of advice for you. 2. a brief exchange of conversation: Öyle meşguldüm ki kendisiyle bir çift söz bile edemedim. I was so busy that I couldn't have even a brief conversation with her
- birbirine bağlı yaşlı çift
- Darby and Joan
- birbirine uygun çift
- a well matched couple
- cevizi çift görmezse ağaca taş atmamak
- not to waste one's effort on an unprofitable project
- el ile çift yönlü
- (Bilgisayar) manual duplex
- elektriksel çift
- electric doublet
- elektriksel çift tabaka
- (Fizik) electric double layer
- harfin üzerine koyulan çift nokta
- umlaut
- iki çift laf/söz
- a word or two, a few words
- iki çift lâf
- word
I'd like to have a word with Tom.
- Tom'la iki çift laflamak istiyorum.
- iki çift lâf
- a word or two
- iki çift lâf
- just a couple of words
- iki çift söz
- a word or two
- ikili çift
- (Çevre) double couple
- kırıcı çift katlı elek
- crusher double deck screen
- savunma koordinasyon subayı (Savunma Bakanlığı); çift merkezli büro
- (Askeri) defense coordinating officer (DOD); dial central office
- tam dupleks/tam çift yönlü
- (Askeri) full duplex
- tek mi çift mi
- odd or even
- uygun çift
- matched-pair
- uyumlu yaşlı çift
- Darby and Joan
- uyumlu çift
- best match
- uyumlu çift
- a well matched couple
- yalın çift
- lone pair
- yarı dubleks/yarı çift yönlü
- (Askeri) half duplex
- çift
- twin
I'd like a twin room, please.
- Çift yataklı bir oda istiyorum lütfen.
- çift
- duplicate
Duplicates of this sentence have been deleted.
- Bu cümlenin çiftleri silindi.
- çift
- bi
- çift
- married couple
More and more married couples share household chores.
- Gittikçe artan sayıda evli çift ev işlerini paylaşıyor.
The newly married couple walked hand in hand.
- Yeni evli çift el ele yürüdü.
- çift
- dual
I want my children to have dual citizenship.
- Çocuklarımın çifte vatandaşlığa sahip olmasını istiyorum.
Tom has dual citizenship.
- Tom'un çifte vatandaşlığı var.
- çift
- (Matematik) even (number)
- çift
- pair of animals (consisting of a male and a female)
- çift
- geminate
- çift
- binary
- çift
- dipl
- çift
- duple
- çift
- mate, one member of a pair: Bu ayakkabının çiftini kaybettim. I've lost the mate for this shoe
- çift
- watchmaking, print. pincers
- çift
- ambi
Sami and Layla were an ambitious young couple.
- Sami ve Leyla hırslı bir genç çiftti.
- çift
- amphi
- çift
- duet
- çift
- diplo
- çift
- yoke
- çift
- pair: bir çift ayakkabı a pair of shoes
- çift
- conjugate
- çift
- dyad
- çift
- double , dual , even
- çift
- team (of two animals): bir çift öküz a yoke of oxen
- çift
- brace
- çift
- double, dual; (sayı) even; double, pair; yoke; pincers
- çift akortlu
- double tuned
- çift akımlı
- double-current
- çift akışlı türbin
- double-flow turbine
- çift anlamlı
- double barrelled [Brit.]
- çift anlamlı
- double meaning
- çift anlamlı
- double barreled
- çift anlamlı kullanma
- syllepsis
- çift anlamlı olarak
- ironically
- çift anlamlı söz
- double entendre
- çift anlamlı söz
- double meaning
- çift anlamlılık
- doubleness
- çift aralık
- double space
- çift aralıklı
- double spaced
- çift armatür
- double armature
- çift ateşleme
- double ignition
- çift atlı
- two-horse, drawn by two horses
- çift atomlu
- diatomic
- çift atış sports two shots of the starter's pistol
- (used to signal a false start)
- çift ağızlı
- double-edged
- çift aşamalı
- double-stage
- çift bazlı
- dibasic
- çift bağ
- double bond
- çift başlı
- double-headed
- çift beslemeli
- double-fed
- çift biçimli
- dimorphous
- çift biçimli
- dimorphic
- çift biçimlilik
- dimorphism
- çift cam
- double-glazing
- çift camlı pencere
- 1. double window (i.e. one fitted with a storm window). 2. double-glazed window
- çift camlı pencere
- double-glazed window
- çift cinsiyetli
- bisexual
- çift cinsiyetli
- androgynous
- çift delgi
- double punch
- çift denklik
- even parity
- çift dikiş
- arg,repeating (a year at school)
- çift dikiş
- 1. double seam. 2. slang repeater (of a class). 3. slang repeating a class
- çift dikiş yapmak
- (öğrenci) to repeat a year
- çift dikişçi
- pupil who is repeating a year at school, repeater
- çift dikme
- double strut
- çift dip
- double bottom
- çift direkli hollanda balıkçı gemisi
- dogger
- çift dirsek
- U-joint
- çift dirsek
- double bend
- çift diyot
- double diode, duo-diode
- çift döşeme
- double floor
- çift düğmeli
- double breasted
- çift düğmeli/önlü
- double-breasted
- çift ekran
- double screen
- çift eksenli
- biaxial
- çift etki
- double action
- çift etkili
- double-acting
- çift evreli
- two-phase, double-stage
- çift fazlı
- diphase
- çift flanş
- double flange
- çift flanşlı göbek
- (Otomotiv) double flange hub
- çift frekans
- double frequency
- çift fren
- duplex brake
- çift görme
- double vision, diplopia
- çift görmek
- 1. to see double. 2. (Konuşma Dili) to be drunk
- çift harmonik
- even harmonic
- çift hat
- double line
- çift hatlı rail
- double-track
- çift hece
- disyllable
- çift huzmeli
- double-beam
- çift isimli
- binominal
- çift kabuklu midye
- (Tabiat Doğa) (yumuşakçalar, naime) bivalve
- çift kabuklu yumuşakça
- bivalve
- çift kalender
- tandem calender
- çift kanallı
- (ses bandı) twin track
- çift kanatlı kapı
- double door
- çift kanatlı pencere casement window
- (consisting of two sashes)
- çift kanatlı uçak
- biplane
- çift kapı
- double door
- çift karbüratör
- duplex carburettor
- çift karinalı
- naut . double-keeled
- çift karineli
- double keeled
- çift katlı
- two ply
- çift katlı
- doubledeck
- çift katlı
- double decked
- çift katlı otobüs
- doubledecker
- çift katlı otobüs
- double-decker
- çift katlı ranza
- double-decker
- çift katman
- double layer
- çift kayıt sistemi
- (muhasebe) double entry
- çift kişilik
- double bed
- çift kişilik bir oda
- double room
We'd like a double room with bath.
- Banyosu olan çift kişilik bir oda istiyoruz.
I'd like a double room.
- Çift kişilik bir oda rica ediyorum.
- çift kişilik bir oda rica ediyorum
- I'd like a double room
- çift kişilik dans
- twosome
- çift kişilik odamız kalmadı
- There are no double rooms left
- çift kişilik yatak rezervasyonu yaptırmıştım ama odamda ikiz yatak var
- I reserved a double bed but I got a twin
- çift kişilik yatağı olan bir oda rica ediyorum
- I'd like a room with a double bed
- çift kişiliklilik
- split personality
- çift kollu
- double-armed
- çift koni
- double cone
- çift koşmak
- to harness to the plough
- çift koşumlu at
- span
- çift kulplu eski testi
- amphora
- çift kürekli tekne
- pair oar
- çift kırılma
- double refraction
- çift levha
- double plate
- çift lokomotifli katar
- doubleheader
- çift maksatlı
- dual purpose
- çift maksatlı geliştirilmiş konvansiyonel mühimmat
- (Askeri) dual purpose improved conventional munitions
- çift melez
- double cross
- çift mercek
- doublet
- çift moleküllü
- bimolecular
- çift motor
- twin engine
- çift motorlu
- bimotored
- çift motorlu
- twin-engined
- çift motorlu
- twin-engine
- çift motorlu
- twin engined
- çift mısra
- couplet
- çift namlulu
- double barreled
- çift namlulu
- double barrelled [Brit.]
- çift namlulu
- double-barrelled
- çift nüsha olarak hazırlamak
- indent
- çift odaklı
- bifocal
Who invented bifocals?
- Çift odaklı gözlüğü kim icat etti.
- çift odaklı gözlük camı
- bifocal
- çift olmak
- pair
- çift opsiyon işlemi
- straddle
- çift paraşüt
- double parachute
- çift parite
- even parity
- çift pencere
- double window
- çift perçinli
- double riveted
- çift piston
- double piston
- çift plaka
- double plate
- çift plise
- box pleat
- çift rakle
- double doctor knife
- çift sarkaç
- double pendulum
- çift sayı
- even number
Every even number is the sum of two primes.
- Her çift sayı iki asal sayının toplamıdır.
Two, four, six and eight are even numbers.
- İki, dört, altı ve sekiz çift sayıdırlar.
- çift sekizli karakter kümesi
- double-byte character set(DBCS)
- çift standartlı
- dual standard
- çift sürmek
- to plough, to plow
- çift sürmek
- to plow
- çift sütun
- double column
- çift sütun print
- double column
- çift sınırlayıcı
- double limiter
- çift sıra halinde
- in file
- çift sıralı
- double row
- çift tabaka
- double layer
- çift taban
- double floor
- çift taraflı
- reciprocal
- çift taraflı
- two way