Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

çiçeklenen

listen to the pronunciation of çiçeklenen
Turkish - English
flowering
efflorescent
çiçek
flower

Flowers and trees need clean air and fresh water. - Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.

Flowers soon fade when they have been cut. - Çiçekler koparıldığında kısa sürede soldu.

çiçek
{i} smallpox

He was suffering from smallpox. - O, çiçek hastalığından çekiyordu.

Yellow fever and smallpox were no longer a threat. - Sarıhumma ve çiçek artık bir tehdit değildi.

çiçek
(Biyokimya) efflorescence
çiçek
blossome

The apple trees blossomed early this year. - Bu yıl elma ağaçları erken çiçek açtı.

How beautiful the roses blossomed this summer. - Güller bu yaz ne de güzel çiçek açtı.

çiçek
variola
çiçek
floral

I love this floral arrangement. - Bu çiçek aranjmanını seviyorum.

This floral arrangement is beautiful. - Bu çiçek aranjmanı güzel.

çiçek
blossom

The cherry blossoms will be out in April. - Kiraz çiçekleri Nisan'da çıkacak.

The cherry blossoms are at their best. - Kiraz çiçeklerinin en iyi zamanı.

çiçek
{i} bloom

The roses are in bloom. - Güller çiçek açmışlar.

Tulips will bloom soon. - Laleler yakında çiçek açacaklar.

Çiçek
inflorescences
Çiçek
(isim) Flower, blossom
çiçek
flower, blossom, bloom
çiçek
(Konuşma Dili) loose woman, sexually promiscuous woman
çiçek
flower; blossom, bloom; smallpox; floral
çiçek
(Konuşma Dili) charming scoundrel; charming woman who is up to no good
çiçek
chem. flowers, (a) sublimate: kükürt çiçeği flowers of sulfur
çiçek
flowering plant, flower; ornamental plant
çiçek
catkin
çiçek
posy
Turkish - Turkish

Definition of çiçeklenen in Turkish Turkish dictionary

Çiçek
(Osmanlı Dönemi) İŞGÜFE
Çiçek
(Osmanlı Dönemi) BİŞKUFE
çiçek
Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi
çiçek
Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü. Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi: "Evin ufak çiçekler ve bitkilerle süslü bahçesine çıktım."- R. H. Karay
çiçek
Süblimleşme veya çiçeksime yoluyla elde edilen toz
çiçek
İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık
çiçek
Davranışları hafif, toplum kurallarına uymayan kimse
çiçek
Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü
çiçek
Davranışları hafif, toplum kurallarına uymayan kimse. İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık
çiçek
şükufe