Turkish - English
Definition of çevrili; çevrili in Turkish English dictionary
- surrounded; encircled
- etrafı başka devlet ya da devletlerle çevrili ülkeler
- (Hukuk) enclaves
- kara ile çevrili liman
- basin
- arabalarla çevrili kamp yeri
- laager
- burnu bir tarafa çevrili
- (Havacılık) headed into
- dağlarla çevrili ova
- combe
- denizle çevrili
- seagirt
- duvarla çevrili binalar topluluğu
- compound
- etrafı denizle çevrili
- seagirt
- etrafı çevrili yer
- corral
- etrafı çevrili çayır
- paddock
- kara ile çevrili
- Mediterranean
- kara ile çevrili
- landlocked
- kayalarla çevrili
- rock bound
- su ile çevrili
- water bound
- çevrili
- turned towards, facing
- çevrili
- surrounded, encircled; turned round, facing
- çevrili
- surrounded by, bordered by
- çevrili
- encircled
Many castles are encircled by a moat.
-Birçok kale bir hendekle çevrilidir.
- çevrili
- surrounded
He sat surrounded by young girls.
-Genç kızlarla çevrili olarak oturuyordu.
We stayed at a hotel surrounded by trees.
-Biz ağaçlarla çevrili bir otelde kaldık.
- çevrili
- sided
- çevrili
- skirted
- çevrili olmak
- (su ile vb) bathe
- ışıkla çevrili
- haloed
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of çevrili; çevrili in Turkish Turkish dictionary
- çevrili
- Dönük
- çevrili
- Çevrilmiş, kuşatılmış: "Bizim lokantanın üzeri, yanları, karşısı büyük büyük apartmanlarla çevriliydi."- O. Kemal
- çevrili
- Çevrilmiş, kuşatılmış
Related Terms
çevrili; çevrili
Hyphenation
çev·ri·li; çev·ri·liPronunciation
Resimler
History
Favorites