çetin

listen to the pronunciation of çetin
Turkish - English
stiff
hard

Tom is always hard at work. - Tom her zaman iş başında çetin.

Tom is one of our hardest workers. - Tom bizim en çetin işçilerimizden biridir.

difficult

Our trip was long, difficult and dangerous. We're just happy to be back home in one piece. - Yolculuğumuz; uzun, çetin ve tehlikeliydi. Yine de evlerimize sağ salim döndüğümüz için mutluyuz.

I know how difficult Tom can be. - Tom'un ne kadar çetin olabileceğini biliyorum.

tough

You know how tough Tom can be. - Tom'un ne kadar çetin olabileceğini biliyorsun.

Tom is a tough negotiator. - Tom çetin bir müzakereci.

(isim) Harsh
perverse, intractable
hard, difficult, arduous, tough
hard, difficult
arduous
rugged
dingdong
robust
hardcore
(Turizm) formidable
compelling
demanding
austere
rough
trying
toughminded
uphill

It was an uphill struggle. - Bu çetin bir mücadeleydi.

çetin ceviz
hot potatoes
çetin ceviz
hard nut to crack
çetin ceviz
tartar
çetin ceviz
a hard nut to crack, a tough nut to crack
çetin ceviz
1. hard nut. 2. intractable person
çetin ceviz
hard case
çetin cevize çatmak
catch a tartar
çetin ceviz
hardcore
çetin ceviz
(deyim) tough nut to crack
çetin ceviz
(Ev ile ilgili) tough cookie
çetin ceviz
a hard nut to crack
çetin ceviz
tough row to hoe
Turkish - Turkish
Amaçlanan duruma getirilmesi, elde edilmesi, çözümlenmesi, işlenmesi güç veya engeli çok olan, müşkül
Amaçlanan duruma getirilmesi, elde edilmesi, çözümlenmesi, işlenmesi güç veya engeli çok olan, müşkül: "Bu karar aileyi bozup dağıtacak şiddetli, çetin bir karar olabilir mi?"- M. Ş. Esendal
ÇETİN
(Osmanlı Dönemi) Zor, güç
ÇETİN
(Osmanlı Dönemi) İnatçı, dik başlı
ÇETİN
(Osmanlı Dönemi) Sert
çetin ceviz
Yola getirilmesi güç olan kimse, yapılması zor olan iş
çetin
Favorites