çepeçevre

listen to the pronunciation of çepeçevre
Turkish - English
roundabout
all around

I drove all around town looking for Tom. - Tom'u ararken kasabayı çepeçevre gezdim.

I traveled all around Russia. - Rusya'yı çepeçevre seyahat ettim.

round
(something, things) which extend all around: Köyün etrafı çepeçevre bağ. The village is surrounded by vineyards
circumferentially
avlandığında çepeçevre dönen tilki
ringer
Turkish - Turkish
Bütün yanlarını kuşatacak biçimde, fırdolayı
Bütün yanlarını kuşatan: "Çepeçevre dağlar arasında Manisa, akşamları morararak susar."- P. Safa
Bütün yanlarını kuşatarak, fırdolayı: "Gazetelerle dergileri gözden geçirip bakanlıkla ilgili yazıları çepeçevre kırmızı kalemle çizerdi."- N. Cumalı
fırdolayı
çepeçevre
Favorites