My life's a contradiction.
- Hayatım bir çelişkidir.
Our diplomacy and our military strategy were clearly in contradiction.
- Diplomatik ve askeri stratejimiz açıkça çelişki içindeydi.
Tom had conflicting feelings.
- Tom'un çelişkili duyguları vardı.
I have conflicting feelings about my childhood.
- Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.