His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
No one dares to contradict his employer for fear of being fired.
- Kovulma korkusundan kimse işvereni ile çelişmeye cüret edemez.
Tom and Mary contradict each other all the time.
- Tom ve Mary her zaman birbirleriyle çelişiyor.
Tom had conflicting feelings.
- Tom'un çelişkili duyguları vardı.
We have conflicting opinions on the matter.
- Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.
Tom is feeling conflicted.
- Tom çelişkiye düşmüş hissediyor.
His behavior conflicts with what he says.
- Onun davranışı söylediği ile çelişiyor.