His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
My life's a contradiction.
- Hayatım bir çelişkidir.
His actions always contradicted his word.
- Onun eylemleri hep sözleriyle çelişiyordu.
We have conflicting opinions on the matter.
- Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.
Tom had conflicting feelings.
- Tom'un çelişkili duyguları vardı.
Tom is feeling conflicted.
- Tom çelişkiye düşmüş hissediyor.
I have conflicting feelings about my childhood.
- Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.