çekimli

listen to the pronunciation of çekimli
Turkish - English
synthetical
synthetic
flexional
gram. inflectible; declinable; conjugable
attractive, alluring
declinable
çekim
filming
çekim
draw

They were drawn to each other by a magnetic attraction. - Manyetik bir çekimle birbirlerine çekildiler.

çekimli fiil
Transitive verb
çekimli eylem gram
finite verb
çekim
{i} pull

Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus. - Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.

çekim
{i} shot

I need some shots before I go on my trip. - Geziye gitmeden önce bazı çekimlere ihtiyacım var.

Tom used to be a big shot lawyer. - Tom büyük bir çekim avukatıydı.

çekim
{i} gravity

Gravity is a force of attraction that exists between any two masses, any two bodies, or any two particles. - Yer çekimi herhangi iki kütle, herhangi iki organ ya da herhangi iki parçacık arasında olan bir çekim kuvvetidir.

Gravity causes objects to have weight. - Nesnelerin ağırlığının sebebi yer çekimidir.

çekim
proportion

The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass. - İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.

çekim
draught
çekim
affinity
çekim
(Denizbilim) haul
çekim
drawing
çekim
appeal
çekim
{i} shoot

Shoot first, ask questions later. - Önce çekim yap, daha sonra sorular sor.

The photo shoot was fun. - Fotoğraf çekimi eğlencelidir.

çekim
accidence
çekim
camera shooting
çekim
lure
ağır çekimli
slow motion
ağır çekimli film
slow motion picture
ağır çekimli film
slow motion
düzensiz çekimli
heteroclite
düzensiz çekimli ad
heteroclite
çekim
force of gravity

The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass. - İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.

çekim
inflexion
çekim
attraction; inflection, declination, conjugation; shot, take
çekim
shooting

The shooting started around noon. - Çekim yaklaşık öğleyin başladı.

Shooting from a low angle makes your legs appear longer. - Düşük açıdan çekim yapmak bacaklarınızı daha uzun gösterir.

çekim
inflection
çekim
(a) draw, (a single act of) drawing
çekim
gravitation

Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus. - Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.

The strength of the gravitational force reduces quickly with distance. - Çekim gücü mukavemeti mesafe ile hızlı bir şekilde azalır.

çekim
cin. (a) take
çekim
flexional
çekim
the quantity drawn at one time
çekim
declension

In Latin there are five declensions. - Latincede beş çekim vardır.

çekim
slang a sniff (of snuff)
çekim
graceful appearance, well-proportioned shape
çekim
gram. inflection; declension; conjugation
çekim
flection
çekim
phys., (Astronomi) attraction
çekim
conjugation

Swedish verbs are generally divided into four conjugations. - İsveççe fiiller genellikle dört çekime ayrılır.

My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along. - Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.

çekim
attraction

Gravity is a force of attraction that exists between any two masses, any two bodies, or any two particles. - Yer çekimi herhangi iki kütle, herhangi iki organ ya da herhangi iki parçacık arasında olan bir çekim kuvvetidir.

The mass of the planets is calculated according to the law of universal attraction. - Gezegenlerin kütlesi evrensel çekim yasasına göre hesaplanır.

çekim
flexion
çekim
gravitational

Juno will map Jupiter's gravitational and magnetic fields. - Juno Jüpiter'in yer çekiminin ve manyetik alanlarının haritasını yapacak.

Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus. - Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.

çekim
(Tekstil) draft
çekim
variation
Turkish - Turkish
Çekim ekleri alabilen
Çekimi olan, alımlı, cazibeli, cezp edici
Çekimi olan, alımlı, cazibeli, cezp edici: "Görüntüsü çok daha çekimli."- Ç. Altan. Çekim ekleri alabilen
çekimli fiil
Kip, zaman ve kişi eklerini almış fiil
Çekim
tasrif
Çekim
traksiyon
Çekim
cazibe
çekim
Herhangi bir cismin, başka bir cismi kendine doğru çekme gücü, cazibe
çekim
Fiillerin çeşitli zaman, kişi ve kiplere, isimlerin de isim hâllerine göre uğradıkları değişiklikler, tasrif
çekim
Alıcının sürekli olarak bir kez çalıştırılmasıyla elde edilen film parçası, plan
çekim
Çekme işi
çekimli
Favorites