Tom and Mary seem to be in some kind of trouble.
- Tom ve Mary'nin bir çeşit sorunları var gibi görünüyor.
I read three kind of newspapers in order to keep abreast with the times.
- Gelişmeleri takip etmek için üç çeşit gazete okurum.
There was a great variety of dishes on the menu.
- Menünün içinde büyük bir çeşit yemek vardı.
The company manufactures a variety of paper goods.
- Şirket, çeşitli kağıt ürünleri üretmektedir.
What sort of television programs are on today?
- Bugün ne çeşit televizyon programları var?
What sort of house do you have?
- Ne çeşit bir evin var?
There are 10 types of people in the world: those who understand binary, and those who don't.
- Dünya üzerinde 10 çeşit insan vardır: ikilik sistemi anlayanlar ve anlamayanlar.
These types of books have almost no value.
- Bu çeşit kitapların neredeyse hiçbir değeri yok.
Part of the charm of a big city lies in the variety of styles that can be seen in the architecture of its buildings.
- Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı onun binalarının mimarisinde görülebilen stillerin çeşitliliğine bağlıdır.
She seemed like some sort of princess from a fairy tale.
- O bir peri masalından bir çeşit prenses gibi görünüyordu.
What sort of house do you have?
- Ne çeşit bir evin var?
Cabbage, cauliflower, broccoli, and Brussels sprouts are all cultivars of the same species.
- Lahana, karnabahar, brokoli ve brüksellahanası aynı türün çeşitleridir.
She knows how to make more than a hundred types of bread.
- O, yüz çeşitten fazla ekmek yapmasını bilir.
What make of computer do you use?
- Hangi çeşit bilgisayar kullanıyorsun?
There are several kinds of cloud formations.
- Çeşitli bulut oluşum türleri vardır.
Even after I get a job, I think I'll still want to continue some form of music.
- Ben bir iş bulduktan sonra bile hala bir çeşit müziğe devam etmek isteyeceğimi düşünüyorum.
We also have lentils in our assortment.
- Ayrıca çeşitlerimizde mercimeğimiz var.
A clocktower is full of an assortment of doodads and doohickies.
- Saat kulelerinin içi çeşit çeşit zamazingoyla doludur.
I read three kind of newspapers in order to keep abreast with the times.
- Gelişmeleri takip etmek için üç çeşit gazete okurum.
In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
Oil is necessary to run various machines.
- Yağ çeşitli makinelerin çalıştırılabilmesi için gereklidir.
A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
- Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
We discussed a wide range of topics.
- Çok çeşitli konular tartıştık.