çayırlar

listen to the pronunciation of çayırlar
Turkish - English
plains
plural of plain
çayır
{i} prairie
çayır
{i} meadow

This meadow abounds in frogs. - Bu çayır kurbağa doludur.

People with no sense of humor are like meadows with no flowers. - Espriden anlamayan insan, çiçeksiz çayır gibidir.

çayır
mead

This meadow abounds in frogs. - Bu çayır kurbağa doludur.

The girls gathered flowers in the meadow. - Kızlar çayırda çiçekler topladı.

çayır
pasture

A sheep dog drives the flock to the pasture. - Bir çoban köpeği sürüyü çayıra götürür.

That old maid can milk all the cows up at the pasture. - O yaşlı hizmetçi bütün inekleri çayırda sağar.

çayır
pasturage
çayır
green
çayır
hay meadow
çayır
grass

Cows are eating grass in the meadow. - İnekler çayırda ot yiyorlar.

The wind is blowing on the grass. - Çayırda rüzgar esiyor.

çayır
field

The cow is grazing in the field. - İnek çayırda otluyor.

çayır
meadow; pasture
çayır
grassland
çayır
fen
çayır
meadow, pasture, green; pasture grass
çayır
herbage
çayır
verdure
çayır
lea
çayır
pasture, herbage eaten by grazing animals
çayır
hayfield
çayır
prairie; savanna, savannah
Turkish - Turkish

Definition of çayırlar in Turkish Turkish dictionary

çayır
Deniz ve tatlı su bitkilerinin yayıldığı alan
çayır
üzerinde gür ot biten, toprağı nemli düzlük
çayır
Üzerinde gür ot biten düz ve nemli yer
çayır
Böyle yerde biten otlar
çayır
Üzerinde gür ot biten düz ve nemli yer: "Çocukların neşesi birdenbire sönmüş, çayıra bir eski mezarlık sükûtu çökmüştü."- R. N. Güntekin
çayırlar
Favorites