The ice is too hard to crack.
- Buz çatlamak için çok sert.
The ice is too hard to crack.
- Buz çatlamak için çok sert.
The hail cracked the window.
- Dolu pencereyi çatlattı.
Tom doesn't like it when Mary cracks her knuckles.
- Mary eklemlerini çatlattığında Tom sevmez.
The ice cracked under the weight.
- Buz ağırlığın altında çatladı.
Tom hit me in the head with my laptop. Now it's cracked!
- Tom dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!