The ice is too hard to crack.
- Buz çatlamak için çok sert.
The ice is too hard to crack.
- Buz çatlamak için çok sert.
Tom doesn't like it when Mary cracks her knuckles.
- Mary eklemlerini çatlattığında Tom sevmez.
Tom saw a crack in the wall.
- Tom duvarda bir çatlak gördü.
Tom accidentally cracked his phone's screen.
- Tom yanlışlıkla telefonunun ekranını çatlattı.
The hail cracked the window.
- Dolu pencereyi çatlattı.