çatlaklı

listen to the pronunciation of çatlaklı
Turkish - English
fissured
(İnşaat) jointed
crannied
çatlak
{i} fracture
çatlak
cracked

Tom hit me in the head with my laptop. Now it's cracked! - Tom dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!

çatlak
crack

Tom hit me in the head with my laptop. Now it's cracked! - Tom dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!

In severe cases, cracks can form or it can snap apart. - Ağır vakalarda çatlaklar oluşabilir ya da kırılabilir.

çatlak
cuckoo
çatlak
{i} rupture
çatlak
cracked; split; (cilt) chapped; (ses) hoarse; mad, cracked, screwy, goofy, touched, mental, dotty, crazy, loony, batty, barmy, balmy, crackbrained, bananas, crackers, nuts; crevice, crack, fissure, cleavage, chink, break, breakage, rift, chap
çatlak
fractured
çatlak
{s} split
çatlak
leak

There's a crack in the cup so the contents are leaking. - Kupada bir çatlak var bu yüzden içindekiler sızıyor.

There were cracks in the cup so the drink leaked out. - Fincanda çatlaklar vardı bu nedenle içecek dışarı sızdı.

çatlak
cracking
çatlak
nutter
çatlak
rent
çatlak
cleavage
çatlak
(deyim) out to lunch
çatlak
chop
çatlak
nut

Tom is a total nutcase. - Tom tam bir çatlaktır.

çatlak
fissured
çatlak
cleft
çatlak
dotty
çatlak
fey
çatlak
out of one's mind
çatlak
nutshell
çatlak
lunatic
çatlak
nuts
çatlak
barmy
çatlak
jointed
çatlak
cranny
çatlak
grike
çatlak
chappy
çatlak
kibe
çatlak
mental
çatlak
loony
çatlak
mad
çatlak
crackpot
çatlak
goofy
çatlak
madcap
çatlak
crackers
çatlak
peculiar
çatlak
breakage
çatlak
balmy
çatlak
(Konuşma Dili) mentally deficient, cracked, nuts, not all there
çatlak
chapped (skin)
çatlak
queer
çatlak
interstice
çatlak
pixilated
çatlak
crack, split; fissure; crevice
çatlak
interstitial
çatlak
(ses) rusty
çatlak
screwy
çatlak
touched
çatlak
hoarse
çatlak
rift
çatlak
break
çatlak
flaw
çatlak
fault
çatlak
(voice) which is uneven in tone, cracked
çatlak
batty
çatlak
queer in the head
çatlak
crevice
çatlak
disordered
çatlak
crevasse

The climbers perished after falling into a crevasse. - Tırmanıcılar çatlak içine düştükten sonra yok oldu.

çatlak
potty
çatlak
nutty
çatlak
(kereste) shake
çatlak
(cilt) chap
çatlak
shaken
çatlak
chip

Tom has a chip on his shoulder. - Tom'un omuzunda bir çatlak var.

çatlak
med. infraction, incomplete fracture; greenstick fracture
çatlak
chapped
çatlak
cloven
çatlak
shaky
çatlak
fissure
çatlak
(a) chap, crack (in the skin)
çatlak
spring; meshuggah
çatlak
crack brained
çatlak
split, slit; fissured
çatlak
off one's rocker
çatlak
joint
çatlak
bent
çatlak
{i} spring
çatlak
haywire
çatlak
daffy
çatlak
cracky
çatlak
flawed
çatlak
off one's chump
çatlak
{i} Chink
çatlak
meshuggah
çatlak
disorder
çatlak
brust
Turkish - Turkish

Definition of çatlaklı in Turkish Turkish dictionary

çatlak
Çatlamış olan
çatlak
Deli. Çatlamış yer: "Esmer toprağın yüzünü saran çatlaklar sanki yerin dibine kadar iniyordu ."- T. Buğra. Çatlama
çatlak
Ara, aralık: "İki denizci kara bulutlar çatlağından güneş ışığının güldüğünü sandılar."- Halikarnas Balıkçısı
çatlak
Deli
çatlak
Ara, aralık
çatlak
Çatlama
çatlak
iki nehrin birleştiği yer
çatlak
Çatlamış yer
çatlak
Sahile yakın büyük kaya
çatlak
diyaklaz
çatlaklı
Favorites