Tom is strikingly handsome.
- Tom çarpıcı biçimde yakışıklı.
Who is this strikingly handsome young man?
- Bu çarpıcı biçimde yakışıklı genç adam kim?
Medical science has made a dramatic advance.
- Tıp bilimi çarpıcı bir ilerleme gösterdi.
The situation has changed dramatically.
- Durum çarpıcı bir biçimde değişti.
This is stunning news.
- Bu, çarpıcı bir haber.
That dress looks stunning on her.
- O elbise onun üzerinde çarpıcı görünüyor.
I swear that it is true, or may lightning strike me down.
- Ben bunun doğru olduğuna yemin ederim ya da yıldırım beni çarpsın.
Then what is love? A disease which can strike people at any age.
- Öyleyse aşk nedir? İnsanları herhangi bir yaşta çarpabilen bir hastalıktır.
To calculate the volume, multiply the length by the width by the depth.
- Hacimi hesaplamak için uzunluğu genişlikle ve derinlikle çarp.
To calculate the capacity, multiply the length by the width by the depth.
- Kapasiteyi hesaplamak için, uzunluğu genişlikle derinlikle çarpın.
The door closed with a bang.
- Kapı bir çarpma ile kapandı.
I just banged my head on something.
- Kafamı demin bir şeye çarptım.
The thief stubbed his toe on the door.
- Hırsız ayak parmağını kapıya çarparak incitti.
The truck bumped into our car.
- Kamyon arabamıza çarptı.
Tom bumped into Mary because he wasn't looking where he was going.
- Tom nereye gittiğine bakmadığı için Mary'ye çarptı.
He did not die in the collision. Actually, he had a heart attack before crashing.
- O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi.
Tom closed his eyes and listened to the sound of the waves crashing on the beach.
- Tom gözlerini kapadı ve sahile çarpan dalgaların sesini dinledi.
Tom was admiring my new car at the time the truck crashed into it.
- Tom, kamyon yeni arabama çarptığı zaman ona hayran oluyordu.
Tom knows who crashed into Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasına kimin çarptığını biliyor.
3 multiplied by 5 is 15.
- 3, 5 ile çarpılırsa 15'tir.
The door frame is warped and the door won't close properly.
- Kapı kasası çarpık ve kapı uygun şekilde kapanmayacak.
I think videogames are warping our kids minds.
- Ben video oyunlarının çocuklarımızın kafalarını çarpıttığını düşünüyorum.