Turkish - English
Definition of çan çan in Turkish English dictionary
- loud and continuous chatter
- clanging, ringing, or jangling sound
- continuous and boring talk, chatter
- çan çan etmek
- to chatter loudly
- çan çanetmek
- to chatter loudly and endlessly
- çan sesi
- dong
- ahenkli çan sesi
- chime
- londra'daki bow kilisesinin çan sesleri
- Bow Bells
- ufak çan sesi
- ting a ling
- çan
- bell
The church bells are ringing.
-Kilise çanları çalıyor.
We can hear the church bell every morning.
-Kilise çanını her sabah duyabiliriz.
- çan
- campane
- çan
- large bell
- çan
- gong
- çan
- bell; gong
- çan
- bells used in orchestra
- çan ağızlı
- bell mouthed
- çan biçiminde cam kılıf
- (bitkiler için) cloche
- çan biçiminde şapka
- cloche
- çan dağılımı
- bell distribution
- çan dili
- clapper
- çan dökümhanesi
- bell foundry
- çan etek
- flare
- çan eğrisi
- bell curve
- çan gibi genişlemek
- flare
- çan ile duyurmak
- knelt
- çan ipi
- bell pull
- çan ipi
- bell rope
- çan kuleleri
- campanili
- çan kulesi
- belfry, bell tower; campanile
- çan kulesi
- bell dome, belfry
- çan kulesi
- campanile
- çan kulesi
- steeple
- çan kulesi
- belfry
How can you have a belfry without bats?
-Yarasasız çan kulesi olamaz.
- çan kulesi sahanlığı
- belfry
- çan kulesi tepesi
- spire
- çan metali
- bell metal
- çan sesi
- jingle
- çan sesi
- dingdong
- çan sesi
- chime
- çan sesi
- bells
We could hear the bells ringing from a nearby church.
-Kilisenin yakından çan sesini duyabiliyorduk.
- çan sesi
- tintinnabulation
- çan sesi
- ring
We could hear the bells ringing from a nearby church.
-Kilisenin yakından çan sesini duyabiliyorduk.
- çan sesi
- ting
- çan sesi
- ringing
We could hear the bells ringing from a nearby church.
-Kilisenin yakından çan sesini duyabiliyorduk.
- çan sesi
- toll
- çan sesi
- ding dong
- çan sesi
- gong
- çan sesi çıkarmak
- dong
- çan sesleri
- peal
- çan tokmağı
- bell clapper
- çan tokmağı
- clapper, tongue
- çan tokmağı
- clapper
- çan çalmak
- toll
- çan çalmak
- 1. to ring a bell or gong. 2. to noise something abroad, spread the news far and wide
- çan şeklinde kavanoz
- bell glass
- çançan
- rattle
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of çan çan in Turkish Turkish dictionary
- Sürekli ve yüksek sesle edilen gevezelik
- Çan sesine benzer ses çıkararak
- çan
- Kampana
- çan
- İçinden sarkan tokmağının kenarlara vurmasıyla ses çıkaran madenden araç, kampana: "Harp gemisinde çan, düdük ve insan sesleri birbirine karıştı."- F. R. Atay
- çan
- İçinden sarkan tokmağının kenarlara vurmasıyla ses çıkaran madenden araç, kampana
- çan
- Yarı burulmuş tosun
- çan
- Müzikte de kullanılan, madenden araç
- çan kulesi
- İçinde çan bulunan uzun, yüksek yapı, kule
- çan çiçeği
- Çan çiçeğigillerden, süs bitkisi olarak ekilen ve çiçekleri çan biçiminde olan bir bitki cinsi, meryemanaeldiveni (Campanella)
- çan çiçeğigiller
- Bitişik taç yapraklılardan, örneği çan çiçeği olan bir bitki familyası