çamaşır

listen to the pronunciation of çamaşır
Turkish - English
laundry

She took the tablecloths to the laundry. - O, masa örtülerini çamaşırhaneye götürdü.

I hung the laundry out to dry last night and by morning it had frozen hard as a rock. - Dün gece kurutmak için çamaşırı dışarı astım ve sabaha kadar kaya gibi donmuştu.

dirty laundry, dirty clothes, laundry
underwear; underlinen, linen
washing

The washing machine is a wonderful invention. - Çamaşır makinesi harika bir icattır.

How do you find your washing-machine? Not so bad. - Çamaşır makineni nasıl buluyorsun? O kadar kötü değil.

made of linen
underwear; laundry, washing
washings
made of flax
clothes; linen; laundry
{i} linen

Don't wash your dirty linen in public. - Kirli çamaşırlarını ortaya dökme.

clothe

I put the rest of your clothes in the laundry. - Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.

Tom washes clothes at least once a week. - Tom en azından haftada bir kez çamaşırları yıkar.

{i} clothes

The suitcase contained nothing but dirty clothes. - Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.

Tom bought some rope to use as a clothesline. - Tom çamaşır ipi olarak kullanmak için biraz ip aldı.

smalls
çamaşır suyu
bleach

It smells like bleach. - Bu, çamaşır suyu gibi kokuyor.

Don't mix ammonia and bleach together. - Amonyak ve çamaşır suyunu birlikte karıştırma.

çamaşır makinesi
washing machine
çamaşır sıkmak
to wring laundry
çamaşır kurutma makinası
Tumble dryer
çamaşır makinası
Washing machine
çamaşır mandalı
Clothes peg, peg, clothes pin
çamaşır yıkama
laundry
çamaşır (kirli/yıkanmış)
washing
çamaşır askısı
clotheshorse
çamaşır asmak
to hang out the laundry, to hang the washing (on the line)
çamaşır asmak
to hang out the laundry
çamaşır deterjanı
washing powder
çamaşır değiştirmek
to change one's underwear
çamaşır dolabı
clothes press
çamaşır dolabı
linen cupboard, linen closet, linen press
çamaşır dolabı
linen closet
çamaşır dolabı
linen cupboard
çamaşır dolabı
chiffonier
çamaşır günü
washday
çamaşır ipeği
embroidery silk
çamaşır ipi
clothesline

Tom hung his clothes on the clothesline. - Tom giysilerini çamaşır ipine astı.

Tom hung the three pairs of wet jeans on the clothesline. - Tom çamaşır ipine üç çift ıslak kot astı.

çamaşır ipi
clothes line
çamaşır kazanı
copper
çamaşır kazanı
washpot
çamaşır kurutma makinesi
tumbler drier
çamaşır leğeni
washtub
çamaşır listesi
laundry list
çamaşır makinesi
washer

This washer is so quiet that you could put it in your bedroom. - Bu çamaşır makinesi o kadar sessiz ki onu yatak odana koyabilirsin.

We bought a new washer. - Yeni bir çamaşır makinesi aldık.

çamaşır makinesi bozuldu
The washing machine is broken
çamaşır mandalı
peg
çamaşır mandalı clothespin, Brit
clothes-peg, peg
çamaşır mengenesi
mangle
çamaşır mengenesi
wringer, mangle
çamaşır merdanesi
clothes wringer
çamaşır sepeti
1. laundry basket (for clean laundry). 2. dirty-clothes hamper
çamaşır sepeti
clothes basket
çamaşır sodası
sodium carbonate
çamaşır sodası
washing soda
çamaşır suyu
sodium carbonate
çamaşır suyu
liquid bleach, bleach
çamaşır suyu
bleacher
çamaşır suyu kullanmayın
Do not bleach
çamaşır teknesi
washtub
çamaşır teknesi
laundry tray, laundry tub, set tub, washtray
çamaşır tokmağı
battledore
çamaşır tozu
washing powder
çamaşır yıkama tahtası
washboard

Mary washes her laundry by hand on a washboard. - Mary çamaşırını çamaşır yıkama tahtasında elle yıkar.

çamaşır yıkamak
to wash the clothes, to do the washing
çamaşır yıkamak
to wash clothes, do the laundry, do the wash
çamaşır yıkamak
launder
çamaşır yıkamak
do the laundry
çamaşır yıkamak
wash the clothes
çamaşır çividi
laundry blue
kirli çamaşır
dirty linen
çamaşırlar
laundry

It's possible that Tom was able to convince Mary to do his laundry for him. - Tom'un Mary'yi çamaşırlarını onun için yıkaması konusunda ikna edebilmesi mümkündür.

Tom is folding his laundry. - Tom çamaşırlarını katlıyor.

kirli çamaşır
skeleton in the cupboard
kirli çamaşır
dirty linen, laundry
kirli çamaşır
family skeleton
kirli çamaşır
1. dirty clothes, dirty laundry. 2. dirty linen, misdeeds
kirli çamaşır
skeleton in the closet
korse sütyen bileşimi çamaşır
corselet
tek parça çamaşır
combination
yün çamaşır
woolly
yün çamaşır
wooly
yün çamaşır
heavies
Turkish - Turkish
İç giysisi
Kirli eşyaları yıkama işi: "Artık benim gündelikle çamaşıra, ortalık temizlemeye gitmemden başka çare kalmadı."- H. E. Adıvar
Kirli eşyaları yıkama işi
İç giysisi: "Çamaşırı ile yarı açık duran bacakları kan içindeydi."- M. Ş. Esendal
Yıkanması gerekli kirli
asbap
şeya
çamaşır kurutma makinası
YAVUZ
çamaşır azgını
Çok yıkanmaktan dolayı hırpalanmış, eskimiş, örselenmiş
çamaşır deterjanı
Çamaşırların daha çabuk, daha iyi temizlenmesini sağlayan kimyasal birleşim
çamaşır dolabı
Çamaşır saklamada kullanılan çekmeceli dolap
çamaşır ipeği
Nakış yapmakta kullanılan ipek iplik
çamaşır ipi
Kurutmak için üzerine çamaşır asılan ip veya tel
çamaşır kazanı
İçinde çamaşır kaynatılan kazan
çamaşır leğeni
Çamaşırların içinde yıkandığı, metal veya plastikten yapılmış, geniş kap
çamaşır makinesi
Çamaşır yıkamaya yarayan araç
çamaşır mandalı
Kuruması için asılmış çamaşırları ipe sıkıca tutturmak amacıyla kullanılan küçük, tahta veya plastik kıskaç
çamaşır sabunu
Çamaşır yıkamak işinde kullanılan sabun
çamaşır sepeti
Kirli veya yıkanmış çamaşırların içinde toplandığı sepet
çamaşır sodası
Beyaz çamaşırların yoğun veya asitli kirlerini eritmek için kullanılan sodyum karbonat
çamaşır suyu
Çamaşırların beyazlığını ve kolayca temizlenmesini sağlayan kimyasal birleşimli su
çamaşır takımı
Fanila, atlet ve dondan oluşan iç giyim
kirli çamaşır
Kirlenmiş giyecek
kirli çamaşır
Yasal olmayan, saklı gizli iş
çamaşır
Favorites