Turkish - English
Definition of çalkantılı in Turkish English dictionary
- {s} turbulent
These are turbulent times.
-Bunlar çalkantılı zamanlar.
- turbulent, agitated (time, place)
- surging
- tempestuous
- 1.undulating, billowing, rough, or choppy (water)
- unsettled
- tumultuous
- turbid
- çalkantılı olmak
- churn
- çalkantı
- turbulance
- çalkantı
- stir
- çalkantı
- tremor
- çalkantı
- upheaval
- çalkantı
- fluctuation
- çalkantı
- (Kanun) disturbance
- çalkantı
- nausea
- çalkantı
- unrest
- çalkantı
- swash
- çalkantı
- agitation; fluctuation; nausea
- çalkantı
- chaff (left after grain has been sieved)
- çalkantı
- something that has been shaken, beaten, whipped, or churned
- çalkantı
- wiggling (of a woman's hips, a belly dancer's stomach)
- çalkantı
- billow, undulation, swell, surge (of a sea or lake)
- çalkantı
- pulsation, vibration (of an emotion)
- çalkantı
- turmoil, disturbance, agitation
- çalkantı
- shaking; beating; whipping; churning
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of çalkantılı in Turkish Turkish dictionary
- Çalkantısı olan: "Gece yıldızsız, deniz hafif çalkantılı idi."- H. Taner
- Çalkantısı olan
- çalkantı
- Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp
- çalkantı
- Coşku
- çalkantı
- Çalkanmış şey
- çalkantı
- Dalgalanma
- çalkantı
- Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durum
Related Terms
çalkantılı
Hyphenation
çal·kan·tı·lıPronunciation
Resimler
History
Favorites