çalgıcı

listen to the pronunciation of çalgıcı
Turkish - English
instrumentalist
musician, instrumentalist
music player
player
{i} musician

Though I mainly work as a studio musician, I do a little busking to make some extra money. - Esas olarak bir stüdyo müzisyeni olarak çalışsam da, fazladan para kazanmak için biraz sokak çalgıcılığı yaparım.

çalgıcı otu
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: turpgiller,salibiye) [syn.: çalgıcı otu, yabani hardal] rocket, common rocket, hedge mustard
Turkish - Turkish
Çalgı çalmayı kendine meslek edinmiş kimse
Çalgı çalmayı kendine meslek edinmiş kimse: "Gelin oyuna kalktığı zaman, çalgıcılara bin lira verdi."- M. Ş. Esendal
kerizci
çalgıcı böcek
Yaklaşık 5 mm boyunda, başı sert bir kabukla örtülü, kahverengi veya siyah, zararlı böcek
çalgıcı otu
Turpgillerden, kurak yerlerde yetişen bir bitki cinsi (Sisymbrium)