How many maids does that lady want to employ?
- Bu hanımefendi kaç hizmetçi çalıştırmak istiyor?
A small company employs 50 people.
- Küçük bir şirket 50 kişi çalıştırmaktadır.
The lawn mower needs gas to operate.
- Çim biçme makinesini çalıştırmak için benzin gerekiyor.
The appliance is wonderfully simple to operate.
- Cihazı çalıştırmak mükemmelce basittir.
I need to jump start my car.
- Arabamı çalıştırmak için atlamam gerekiyor.
When we started out in 2008, we wrote down a list of people that we wanted to hire, then went out and hired them.
- 2008'de işe başladığımızda, çalıştırmak istediğimiz insanların bir listesini yazdık sonra dışarıya çıktık ve onları işe aldık.
Every recycled aluminium can saves enough energy to power a TV for three hours.
- Her geri dönüşümlü alüminyum bir TV'yi üç saat çalıştırmak için gerekli enerjiyi kazandırabilir.
No special training is needed to operate this machine.
- Bu makineyi çalıştırmak için özel bir eğitim gerekli değil.
Is it a good idea to hire former hackers to work as security professionals?
- Eski bilgisayar korsanlarını güvenlik uzmanı olarak çalıştırmak için kiralamak iyi bir fikir mi?
I want to make you work harder.
- Seni daha çok çalıştırmak istiyorum.
I wanted to hire a coach.
- Ben bir koç çalıştırmak istiyorum.
It wasn't my idea to hire him.
- Onu ücretle çalıştırmak benim fikrim değildi.
While working, she had an accident.
- O çalışırken bir kaza yaptı.
She had an accident while working.
- O çalışırken bir kaza yaptı.
If he studied hard, he could pass the exam.
- Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
If she studied hard, she could pass the exam.
- Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
The machine stopped functioning.
- Makine çalışmayı kesti.
His eyes stopped functioning due to old age.
- Gözleri yaşlılık nedeniyle çalışmayı durdurdu.
I'm trying to get in touch with her sister.
- Kız kardeşiyle temasa geçmeye çalışıyorum.
I tried to get in touch with the police.
- Polisle bağlantı kurmaya çalıştım.
We have to keep the machines working.
- Makineleri çalıştırmaya devam etmeliyiz.
They labored in the factories.
- Onlar fabrikalarda çalıştılar.
Jim was afraid of physical labor.
- Jim bedensel çalışmadan korkuyordu.
They worked jointly on this project.
- Onlar bu projede beraber çalıştılar.
I felt tired from having worked for hours.
- Saatlerce çalışmaktan yoruldum.
Why are you studying English so hard? To be an English teacher.
- Niçin çok İngilizce çalışıyorsun?İngilizce öğretmeni olmak için.
I'm studying English at home.
- Evde İngilizce çalışıyorum.
They're attempting to contact her.
- Onunla iletişim kurmaya çalışıyorlar.
He attempted to swim across the river.
- Nehri yüzerek geçmeye çalıştı.
But then he fell in love with Jane Wilde, a student studying languages in London.
- Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.
Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
While working, she had an accident.
- O çalışırken bir kaza yaptı.
She had an accident while working.
- O çalışırken bir kaza yaptı.
How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
None of the computers can continue to run with a burnt card.
- Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
Operating a dance club after midnight is illegal according to Japanese law.
- Gece yarısından sonra bir dans kulübü çalıştırmak Japon hukukuna göre yasal değildir.
They labored day after day.
- Onlar üst üste her gün çalıştılar.
They labored over the budget for the fiscal year 1997.
- Onlar 1997 mali yılı için bütçe üzerinde çalıştılar.
No special training is needed to operate this machine.
- Bu makineyi çalıştırmak için özel bir eğitim gerekli değil.
That was all he needed to operate his computer.
- Bilgisayarını çalıştırmak için gerekli olanın tümü oydu.
I found it easy to operate the computer.
- Bilgisayarı çalıştırmayı kolay buldum.
I've already wasted a couple of afternoons trying to get this car running.
- Bu arabayı çalıştırmaya çalışırken zaten birkaç öğleden sonrayı boşa harcadım.
I want you to run the store for me.
- Mağazayı benim için çalıştırmanı istiyorum.