Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

çalışkanlık

listen to the pronunciation of çalışkanlık
Turkish - English
diligence

Diligence often leads to success. - Çalışkanlık çoğunlukla başarıya yol açar.

Diligence led him to success. - Çalışkanlık onu başarıya götürdü.

strenuousness
assiduity
studiousness
industriousness
diligence, industry
sedulity
industriousness, industry
assiduousness
industry

Ants and bees are examples of industry and harmony. - Karıncalar ve arılar, çalışkanlık ve uyum örnekleridir.

çalışkan
hardworking

Mr Kondo is the most hardworking in his company. - Bay Kondo, şirketindeki en çalışkandır.

Tom is more hardworking than any other student in his class. - Tom sınıftaki herhangi bir öğrenciden daha çalışkandır.

çalışkan
{s} industrious

An industrious person will succeed in life. - Çalışkan kişi hayatta başarılı olacaktır.

He is an industrious man. - O çalışkan bir adamdır.

çalışkan
{s} diligent

He is the more diligent of the two. - O ikisinden daha çalışkan olanıdır.

Tom is the most diligent student in class. - Tom sınıfta en çalışkan öğrencidir.

çalışkan
{s} energetic
çalışkan
assiduous
çalışkan
(Argo) conch
çalışkan
conscientious
çalışkan
valve
çalışkan
{s} strenuous
çalışkan
sedulous
Çalışkan
hard-working

Beavers are hard-working animals. - Kunduzlar çalışkan hayvanlardır.

The Chinese are a hard-working people. - Çinliler çok çalışkan bir halktır.

çalışkan
{s} arduous
çalışkan
studies
çalışkan
labored
çalışkan
active
çalışkan
hardworking, industrious
çalışkan
full of action
çalışkan
studious

No other boy in our class is more studious than Jack. - Bizim sınıfta başka hiçbir çocuk Jack'ten daha çalışkan değil.

çalışkan
earnest

She is an earnest student. - O çalışkan bir öğrenci.

çalışkan
laborious
çalışkan
laboured [Brit.]
çalışkan
hard-working, diligent, studious, industrious, sedulous
çalışkan
{s} laboured
Turkish - Turkish
Çalışkan olma durumu, faaliyet
Çalışkan
gayretkeş
Çalışkan
yüğrük
çalışkan
Gayretli, çalışmayı seven, faal
çalışkan
Gayretli, çalışmayı seven, faal: "Bundan başka saygılı, temiz ve çalışkan bir kızdı."- H. E. Adıvar
çalışkan
hamarat