çalışkandı

listen to the pronunciation of çalışkandı
Turkish - English

Definition of çalışkandı in Turkish English dictionary

çalışkan
hardworking

Tom is more hardworking than any other student in his class. - Tom sınıftaki herhangi bir öğrenciden daha çalışkandır.

Mr Kondo is the most hardworking in his company. - Bay Kondo, şirketindeki en çalışkandır.

çalışkan
{s} industrious

The man is intelligent and industrious. - Adam akıllı ve çalışkan.

He's industrious and hard working. - O gayretli ve çalışkandır.

çalışkan
{s} diligent

He is the more diligent of the two. - O ikisinden daha çalışkan olanıdır.

You are all diligent. - Hepiniz çalışkansınız.

çalışkan
{s} energetic
çalışkan
assiduous
çalışkan
(Argo) conch
çalışkan
conscientious
çalışkan
valve
çalışkan
{s} strenuous
çalışkan
sedulous
Çalışkan
hard-working

The Chinese are a hard-working people. - Çinliler çok çalışkan bir halktır.

I think Tom is hard-working. - Sanırım Tom çalışkan.

çalışkan
{s} arduous
çalışkan
studies
çalışkan
labored
çalışkan
active
çalışkan
hardworking, industrious
çalışkan
full of action
çalışkan
studious

No other boy in our class is more studious than Jack. - Bizim sınıfta başka hiçbir çocuk Jack'ten daha çalışkan değil.

çalışkan
earnest

She is an earnest student. - O çalışkan bir öğrenci.

çalışkan
laborious
çalışkan
laboured [Brit.]
çalışkan
hard-working, diligent, studious, industrious, sedulous
çalışkan
{s} laboured
Turkish - Turkish

Definition of çalışkandı in Turkish Turkish dictionary

Çalışkan
gayretkeş
Çalışkan
yüğrük
çalışkan
Gayretli, çalışmayı seven, faal
çalışkan
Gayretli, çalışmayı seven, faal: "Bundan başka saygılı, temiz ve çalışkan bir kızdı."- H. E. Adıvar
çalışkan
hamarat
çalışkandı
Favorites