Keep the engine running. I'll be right back.
- Motoru çalışır durumda tutun. Hemen döneceğim.
Leave the engine running.
- Motoru çalışırken bırak.
Japanese office workers work very hard.
- Japon ofis çalışanları çok çalışırlar.
Sami's SUV is in perfect working order.
- Sami'nin SUV'u mükemmel çalışır durumda.
She had an accident while working.
- O çalışırken bir kaza yaptı.
Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project.
- Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı Tatoeba Project için çalışıyorlar.
If only I had studied harder for the exam.
- Keşke sınav için daha sıkı çalışsaydım.
If she studied hard, she could pass the exam.
- Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
His eyes stopped functioning due to old age.
- Gözleri yaşlılık nedeniyle çalışmayı durdurdu.
The liver is no longer functioning.
- Karaciğer artık çalışmıyor.
I'm trying to get in touch with her sister.
- Kız kardeşiyle temasa geçmeye çalışıyorum.
I'll try to get in touch with Tom.
- Tom'la temas kurmaya çalışacağım.
They labored in the factories.
- Onlar fabrikalarda çalıştılar.
Jim was afraid of physical labor.
- Jim bedensel çalışmadan korkuyordu.
I felt tired from having worked for hours.
- Saatlerce çalışmaktan yoruldum.
I worked for a full 24 hours without getting any sleep.
- Hiç uyumadan tam 24 saat çalıştım.
Why are you studying English so hard? To be an English teacher.
- Niçin çok İngilizce çalışıyorsun?İngilizce öğretmeni olmak için.
I like studying history.
- Tarih çalışmayı severim.
He attempted to swim across the river.
- Nehri yüzerek geçmeye çalıştı.
They're attempting to contact her.
- Onunla iletişim kurmaya çalışıyorlar.
I like studying history.
- Tarih çalışmayı severim.
Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
Could you explain how the dishwasher works?
- Bulaşık makinasının nasıl çalıştığını anlatabilir misin?
While working, he had an accident.
- O çalışırken bir kaza yaptı.
How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
The number of cars running in the city has increased.
- Şehirde çalışan arabaların sayısı arttı.
They labored day after day.
- Onlar üst üste her gün çalıştılar.
They labored in the factories.
- Onlar fabrikalarda çalıştılar.