çabalı

listen to the pronunciation of çabalı
Turkish - English
(Muzik) ardent
{a} hot, fierce, keen, zealous, affectionate
burning with passion
full of ardor; fervent, passionate
Warm, applied to the passions and affections; passionate; fervent; zealous; vehement; as, ardent love, feelings, zeal, hope, temper
glowing or shining like fire; "from rank to rank she darts her ardent eyes"- Alexander Pope; "frightened by his ardent burning eyes"
Hot or burning; causing a sensation of burning; fiery; as, ardent spirits, that is, distilled liquors; an ardent fever
Ardent is used to describe someone who has extremely strong feelings about something or someone. He's been one of the most ardent supporters of the administration's policy. = fervent, passionate
burning; glowing; shining
glowing or shining like fire; "from rank to rank she darts her ardent eyes"- Alexander Pope; "frightened by his ardent burning eyes" characterized by strong enthusiasm; "ardent revolutionaries"; "warm support" characterized by intense emotion; "ardent love"; "an ardent lover"; "a burning enthusiasm"; "a fervent desire to change society"; "a fervent admirer"; "fiery oratory"; "an impassioned appeal"; "a torrid love affair
Having the appearance or quality of fire; fierce; glowing; shining; as, ardent eyes
{s} fervent, zealous, enthusiastic
characterized by strong enthusiasm; "ardent revolutionaries"; "warm support"
characterized by intense emotion; "ardent love"; "an ardent lover"; "a burning enthusiasm"; "a fervent desire to change society"; "a fervent admirer"; "fiery oratory"; "an impassioned appeal"; "a torrid love affair
çaba
effort

Effort produces fine results. - Çaba güzel sonuçlar üretir.

I'm sure your efforts will result in success. - Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.

çaba
{i} attempt

We're attempting to correct the problem. - Sorunu düzeltmeye çabalıyoruz.

All our attempts were in vain. - Tüm çabalarımız boşunaydı.

çaba
{i} endeavor

My grandfather still endeavors to absorb new ideas. - Büyükbabam hâlâ yeni fikirleri almak için çabalıyor.

To me, computer programming is an interesting endeavor. - Bana göre, bilgisayar programlamak ilginç bir çabadır.

çaba
{i} industry
çaba
{i} heave
çaba
scaffolding
çaba
mettle
çaba
exert

She exerted herself to pass the examination. - O, sınavı geçmek için çok çabaladı.

çaba
spurt
çaba
zeal
çaba
exertion
çaba
ginger
çaba
bootstraps
çaba
struggle

Tom struggled to express how he felt. - Tom nasıl hissettiğini ifade etmek için çabaladı.

Tom struggled to climb to the top. - Tom tepeye tırmanmak için çabaladı.

çaba
glow
çaba
stroke
çaba
ardour
çaba
strain
çaba
making effort
çaba
in effort
çaba
nerve
çaba
strenuousness
çaba
endeavour [Brit.]
çaba
(Hukuk) effort, endeavour
çaba
diligence
çaba
working
çaba
push
çaba
try

The reason why you failed is you did not try hard enough. - Başarısız olmanın nedeni yeterince sıkı çabalamamandır.

The country is trying hard to make up for her trade deficit. - Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.

çaba
effort, endeavour, exertion, striving, struggle
çaba
zip
çaba
{i} endeavour
Turkish - Turkish

Definition of çabalı in Turkish Turkish dictionary

ÇABA
(Osmanlı Dönemi) Cehd. Gayret, herhangi bir işi yapmak için harcanan güç
çaba
Herhangi bir işi yapmak için ortaya konan güç, zorlu, sürekli çalışma, gayret, ceht: "Yoksa başlı başına zafer, boşuna bir çaba olur."- F. R. Atay
çaba
Herhangi bir işi yapmak için ortaya konan güç, zorlu, sürekli çalışma, gayret, ceht
çaba
Bahşiş
çaba
Düğünlerde çalgıcının para toplaması
çabalı
Favorites