çağıran

listen to the pronunciation of çağıran
Turkish - English
evocative
calling
calling on
çağır
summon

You will remain here until you are summoned. - Çağırılıncaya kadar burada kalacaksın.

ruh çağıran
necromancer
çağır
call out
çağır
{f} summoning
çağır
{f} calling

Her mother is calling you. - Annesi seni çağırıyor.

Would you mind calling him to the phone? - Onu telefona çağırır mısınız?

çağır
{f} called

Tom called Mary to the telephone. - Tom Mary'yi telefona çağırdı.

I called a cab, because it was raining. - Bir taksi çağırdım çünkü yağmur yağıyordu.

bağırıp çağıran
vociferous
ruh çağıran falcı
necromancer
toplantıya çağıran kimse
convener
çağır
preconize
çağır
{f} call

Can you call a taxi for me? - Bana bir taksi çağırabilir misiniz?

Can you call me a taxi? - Bana bir taksi çağırabilir misiniz?

çağır
callout
çağır
{f} page

I'd like to page someone. - Birini çağırtmak istiyorum.

Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) DACUC