You will remain here until you are summoned.
- Çağırılıncaya kadar burada kalacaksın.
Didn't you hear me calling you?
- Seni çağırdığımı duymadın mı?
Would you mind calling him to the phone?
- Onu telefona çağırır mısınız?
On his arrival at the station, he called a taxi.
- İstasyona vardığında, o bir taksi çağırdı.
The President called out the troops.
- Başkan, askeri güçleri çağırdı.
Can you call me a taxi?
- Bana bir taksi çağırabilir misiniz?
Can you call a taxi for me?
- Bana bir taksi çağırabilir misiniz?
I'd like to page someone.
- Birini çağırtmak istiyorum.