çağır

listen to the pronunciation of çağır
Turkish - English
summon

You will remain here until you are summoned. - Çağırılıncaya kadar burada kalacaksın.

call out
{f} summoning
{f} calling

I'm calling her but she isn't coming. - Onu çağırıyorum ama gelmiyor.

Didn't you hear me calling you? - Seni çağırdığımı duymadın mı?

{f} called

The President called out the troops. - Başkan, askeri güçleri çağırdı.

I called a cab, because it was raining. - Bir taksi çağırdım çünkü yağmur yağıyordu.

preconize
{f} call

Can you call me a taxi? - Bana bir taksi çağırabilir misiniz?

Can you call a taxi for me? - Bana bir taksi çağırabilir misiniz?

callout
{f} page

I'd like to page someone. - Birini çağırtmak istiyorum.

çağır
Favorites